10 Ekim 2014 Cuma

Arya'nın Doğum Hikayesi

28 Eylül 2014 Pazar Saat:06:40.. Ve Arya geldi..
25 Eylül günü doktor randevumuza gittik. 40+2 haftamızdaydık. Doktorumuz 41. hafta dolana kadar bekleyebileceğimizi, eğer o zamana kadar doğum olmazsa, 41 haftanın dolduğu 30 Eylül salı günü suni sancı ile doğumu başlatacağını söyledi. Yaptığı muayenede doğum kanalı açıklığının 2 cm olduğunu söyledi, müdahale ederek açıklığı 3 cm ye çıkardı. Bu müdahalenin doğumun başlamasına yardımcı olabileceğini söyleyerek bizi eve gönderdi. Sonraki iki gün sancıyla geçti. Geceleri sancılar arttığında kendimi sıcak duşun altına attım, bir saat suyun altında kaldım, bütün gece boyu yorulmadan Coşkun belime masaj yaparak rahatlattı beni. Ben hamileyken, doğum anında nasıl yardımcı olabilirim diye düşünen kocam, videolar izleyip hazırlanmıştı bu günler için. O olmasaydı geçmezdi bu sancılar.. 27 Eylül Cumartesi gecesi saat 1:30'da sancıların sıklığı 6 dakikada bir olunca kendimizi hastaneye attık.
Planlarımız şöyleydi: Ben ve Coşkun sancılar sıklaşınca hastaneye gideceğiz. Sancı odasına normalde kimse alınmıyor, ama doktorumuz Coşkun'un yanımda sancı odasına alınmasını ayarlamıştı. Biz hastane yolunda doktorumuzu arayıp durumu haber verecektik, doğum kanalı belli bir açıklığa geldiğinde doktor hastaneye gelecekti. Beni zamanı gelip doğumhaneye aldıklarında Coşkun aileleri arayıp çağıracak, onlar geldiğinde de ben doğumdan yeni çıkmış olacaktım ve odamıza geçecektik.. Ama planlar, planlar.. Hiç bir şey planladığımız gibi olmadı!
Biz hastaneye giderken doktoru aradık, bir türlü cevap alamadık. Acilden beni doğumhaneye yönlendirdiler. Gerekli muayeneler yapıldı ve beni sancı odasına aldılar. Doktorumuz tesadüfen (çok şükür ki!) başka bir doğum için hastanedeymiş. Benim sancılarım gittikçe dayanılmaz bir hal aldı. Kendimi normal doğum için bu kadar motive etmiş, sezaryeni aklımın ucundan bile geçirmemiş olmama rağmen dayanabilecek gibi hissetmiyordum kendimi. Epidural istedim. Beni anestezi kliniğine götürdüler. Belimden epidural için girdiler, ama iğneye kan geldiği için geri çıktılar ve kan gelmesi durumunda tekrar deneyemeyeceklerini! söylediler. Böylece epidural şansımı da kaybetmiştim. İşte orada bütün direncimi de kaybettim. Sancılar gittikçe artıyor, doğum hemşiresi doğumun ertesi gün öğlen ancak gerçekleşeceğini söylüyordu, ben ağrıdan artık kusmaya başladım. Doktoruma "ben doğuma kadar dayanamazsam beni sezaryene alır mısınız?!!" dedim. Doktorum kesin bir tavırla "Kesinlikle almam! Bu kadar sancı çekmişken, bu kadar dayanmışken yazık olur, ben seni sezeyana alamam, sezaryenin iyileşme süreci çok daha kötü."dedi. Tek çarem sıcak suydu. Hemen kendimi duşa, sıcak suyun altına attım. Sancılarım hemen hafifledi, kendime geldim. Bir saat kadar sonra doktorum muayene için geldi. Acil bir ameliyatı vardı, ameliyata gireceğini, 1 saat kadar ameliyatta olacağını, yarım saatliğine duştan çıkmamı, beni NST'ye bağlayıp, plasenta suyunu kendisinin patlatacağını söyledi. Ameliyattan sonra gelecek tekrar muayene edecekti. O zamana kadar da tekrar duşa girebilirdim. Yatağa geçtim, doktor muayene etti ve plasenta suyunu patlattı, sonra gitti ve 2 dakika sonra geri gelerek bizimle konuşması gerektiğini söyledi.
- Bebek içerde kakasını yapmıştı!
-Bebeğin NST bulguları güven vermiyordu!
-Bunca saat sonunda doğum kanalı açıklığında hiç açılma olmamış, halen 3 cm deydi!
Bu bulgular sonucunda beni acil sezaryene alması gerektiğini söyledi ve 5 dk içinde saat 06:00'da ameliyathanedeydim!  Coşkun şaşkın, ben şaşkın.. İkimiz de korku ve merak içindeyiz. Ben doktora yalvarıyorum "kötü bir şey varsa beni bayıltmadan önce söyleyin, uyandığımda öğrenmeyeyim" diye. Doktor sakin ve temkinli, her şeyin yolunda olduğunu söylüyor. Ellerimi ayaklarımı bağlıyorlar, korkudan deli gibi titriyorum ve saymaya başlıyorum: 60,59,58,57,56........


Uyandığımda tarifsiz bir acı var karnımın altında, sersem gibiyim.. Elimde bir el var, yanımda kıpırdayan minicik bir şey.. Elimi tutan el, o an dünya yıkılsa da yanımda olduğunu bilsem yıkılmayacağım el, kocamın eli.. Yanımda kıpırdayan şey en sevdiğimden olan bir varlık, canım, kanım, heyecanla beklediğim, ömrümü vereceğim.. Ağladım, kokladım, öpmeye kıyamadım.. Dünyaya gözümü açtığım andan itibaren böyle bir duygu hiç yaşamadım. Sorgusuzca hayatımı verebileceğim bir varlık kollarımdaki. Ve her şeyden önemlisi hayatta elini tuttuğumda içim titreyen, sarıldığımda yıkılmaz hissettiğim, hep "iyi ki" dediğim, en sevdiğim, en değer verdiğimden, birtaneciğimden bir can.



 Tüm acılarım bitti bir anda, sanki dün yokmuş gibi.. Hep bugünü yaşamışım gibi.. Kime benzediği, güzelliği, çirkinliği, eli, yüzü değildi beni bağlayan. Burnuma gelen kokusu, içime çektiğimde içimin titrediği kokusuydu sadece.. Artık tam anlamıyla BİZ olmuştuk, tamamlanmıştı ailemiz. Bugüne kadar birbirimiz için yaşayan biz, bundan böyle Arya için de yaşayacaktık. Onun için daha çok dikkat edecektik kendimize, birbirimize.

İkimiz de iyiydik.. Ama en çok Coşkun korkmuştu bu beklenmedik olaylar zincirinden. Ameliyathanenin önünde korku, heyecan, sorular dolu bekleyiş, geçmeyen dakikalar. Onun ne yaşadığını, neler hissettiğini hiç bilemeyeceğim, ama onun bekleyişi her aklıma geldiğinde burnumda bir yanma hissediyorum.. Ben sadece kızım için endişelenirken, Coşkun korkuyu, heyecanı iki kişilik yaşıyordu. Ama bitti, geçti ve sağlıkla aldık kızımızı kollarımıza, tüm yaşananlar unutuldu o saniye..
Doktorumuz kahramanımız oldu. Doğru zamanda, doğru müdahale ile bizi sağlıkla kurtardı. Hamileliğimin başından beri en korktuğum şey gereksiz yere sezaryen olmaktı. Ama şimdi içim o kadar rahat ki. Hem kızım kendi istediği zaman geldi, gelişimini tamamlamıştı hem de doktorumun zorunlu olmasaydı beni sezaryene almayacağını biliyorum. Çünkü gözüm kapalı sonsuz güveniyorum doktoruma ve bence hamilelik ve doğum süresince her şeyden daha önemli olan şey doktora duyulan güven, gerisi zaten teferruat..
Bu muhteşem günde bir sürpriz daha yaşadım. Daha kendime gelememiştim, gözlerim yarım açık, kapıdan girdiğini gördüm, ama emin olmadım gerçekliğinden! Kito'm kanlı canlı yanımdaydı :) Coşkun gece hastaneye geldiğimizde Özlem'i aramıştı, o da apar topar havaalanına gidip ilk uçakla Adana'ya gelmişti. Doğum çıkışına yetişmişti. Zaten Coşkun'la planlamışlar, Özlem'in kulağı sürekli telefondaymış. O kadar mutlu oldum ki, sarılıp ağladım mutluluktan.. Kardeşten ötedir, dosttur, candır Kito. Adana'da olmaktan en mutsuz olduğum yandır, keşke hep yanımda olsa dediğimdir. Başım ağrımasa da masaj yapandır, elleriyle çorba içirendir, Arya'nın en seveceğidir, benim en sevdiğimdir.. İyi ki var..
İşte böyle bir günde dünyaya gözlerini açtı Arya. 2 gece hastanede yattık, sonra evimize geldik. Bugün 12 günlük oldu kızım. O kadar çabuk geçiyor ki zaman her anımızın tadını çıkarıyoruz. Ağlamaların, uykusuzlukların, gülüşlerin.. Ve biliyorum ki zaman yine hızla geçecek daha dün gibi o bebeklik günlerin diyeceğiz..
Sevgiyle..

Burcu


4 yorum:

  1. Çok geçmiş olsun Burcu.Allah analı babalı büyütmeyi nasip etsin acısını göstermesin hiçbir zaman.
    Sayfanı ilgiyle ve beğeniyle takip ediyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Burcu ağlattın beni...
    Hoşgeldin Arya! Şansın hep açık olsun

    YanıtlaSil
  3. canim gozunuz aydin...arayip annemle tebrik edelim dedik ama tlf numaran degismis....annenden ulasalim dedik acan olmadi...arya hanim gule gule buyusun...senide cok opuyoruz...

    YanıtlaSil
  4. Ben şimdi Arya'yı canımdan kanımdanmış gibi seviyorsam, teyze olmuş gibi hissediyorsam sebebi sensin. (Sen bazen ablam bazen kardeşimsin Arya'nın geldiği geceyi-sabahı hiç unutmicam hacıt. Sabaha karşı kör karanlıkta yanlışlıkla girdiğim Atatürk Havalimanı yolundan Sabiha Gökçen'e dönüşüm. (coşkun aradıktan sonra bileti nasıl aldığımı hiiiç hatırlamıyorum.) Havaalanında seni ameliyata almalarından hemen sonra Coşkun'la telefon konuşmamız. Ah Coşkun. Canım Coşkun.. Uçakta Coşkun'la son kez haberleşip telefonu kapatışım. Her şey yolunda her şey iyi olacak diye Coşkun'a cool davranıp içimdeki fırtınaları çaktırmayışım- o yol bitmedi oğlum bitmedi ! Adana'da kiraladığım araba ile hastaneye gelişim (Cehennem Kito) ve kavuşma an'ımız. Ve Arya ile tanıştığım an. ve içimdeki sevgi. Off kirvem çok mutluyum bunları yaşadığımız için. iyi ki varsın. Sen ekemiş anne ve Coş kızına aşık baba olarak 3ünüz çok mutlu olacaksınız. Arya çok şanslı. Ama biliyorsun daha güzel günler İstanbul'da sizi bekliyor. artık 3ünüzü bekliyorum ben de. Kirvemsin. Huzursun ilaçsın güvensin. sen bitanesin. Kito teyzesinin Arya'ya ilk tekilasını içirdiği gün tekrar anlatıcam bu hikayeyi. sonra şerefe dicem. Şİmdi sıra rulette artık dicem. gelin artık. gelin.

    YanıtlaSil

 

Ekemiş Anne Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template