15 Aralık 2014 Pazartesi

Ne Esmerde, Ne Kumralda, Gönlüm Yalnız Fatoş'ta!

0 yorum
Sevgili okur;

Gün geçmiyor ki Arya bize bir aksiyon yaşatmasın :)
Geçen ay gündemimizde emzik problemi vardı. Çoğu anne bebeğine emzik vermek istemiyor. Alışmasın, bıraktırmak zor olur gibi sebeplerle ya da sadece kulaktan dolma bilgiler sebebiyle. Ama gerek okuduğum kitaplarda, gerek araştırdığım yazılarda gerekse doktorumuzun tavsiyesiyle emzik kullanmanın hem bebek hem de anne için faydalı olduğuna inanıyorum. Uykuya dalma, parmak emmenin önlenmesi, sakinleşme ve öğünler arası atıştırma emmelerinin atlatılması için emzik kullanımı çok faydalı.
Tabi kullanılan emziğin de seçimi önemli! Peki emzik seçerken nelere dikkat edilmeli?
BPA free olmalı, damak gelişimini desteklemeli, güvenilir bir marka olmalı vs vs vs... Yok işin aslı öyle değilmiş!
Avent
Ben Arya doğmadan önce araştırmış, tavsiye edilen bir marka olan Avent'in ortodontik damaklı 0-6 ay arası olan emziğini almıştım.
Wubbanub
Hastanede Arya doğar doğmaz da emziği ağzına tutuşturdum. Annelerin emzik vermek istememe sebeplerinden biri de emzik emen bebeklerin anne memesini emmek istememesini düşünmeleri. Ama aslında ilk gün verilen emzikle bebeğin emme refleksi gelişerek anne memesini daha iyi emmesi sağlanıyor. Pek istekli olmasa da Arya emziği iki emip bir bıraktı, ara ara alıyor ara ara tükürürcesine ağzından atıyordu. Aslında meme bizim için sakinleşme ve uykuya dalma aracı değil canımız istediğinde çiğneyip atılacak bir sakız vazifesi görüyordu. İlerleyen zamanda da artık hiç emzik kabul etmemeye başladı. Yine Arya doğmadan önce Çiğdem Halasının yurt dışından aldığı başka bir marka olan Wubbanub emziği denemeye karar verdim. Bu sefer daha istekli kabul etti, uykuya dalarken de emmeye başladı. Bu emziğin güzel yanı da üzerindeki oyuncak sayesinde kendiliğinden ağzından düşmemesi. Aslında biraz daha büyüdüğünde oyuncak daha da çok ilgisini çekecek gibi, şimdi pek farkında değil tabi :)
Wubbanub'ın da ömrü kısa oldu ve o da tükürülerek bir düşman gibi denize püskürtüldü.. Ben de yenilgiyi kabul ettim ve emzik olayını zorlamaktan vazgeçtim. Ta ki rutin doktor kontrolümüze gidene kadar...
Arya 6. haftasında çılgın gibi ağlama nöbetleri geçirdi, hatta bir nöbet 3 saat sürdü. Coşkun'la birbirimize bakıp sürekli biz bu çocuğa zarar verdik, bi yerini incittik diyerek her yerini kontrol ettik ama yok sapasağlam! Bu ağlama krizlerinde tek çözüm de ılık su dolu küvete Arya'yı sokup yüzdürmek oldu. Şanslıysak banyo sonrası rahatlayarak uyuyakalıyordu, değilsek ağlamaya devam edip artık yorgunluktan uykuya dalıyordu. Sonradan okuduğum kitaplardan öğrendiğim üzere Arya büyüme atağı geçiriyordu, huzursuzdu, sıkıntılıydı. Gün içerisinde aldığı süt miktarını artırmaya çalıştım, tabi emzirirken bu pek kontrol edilebilir bir şey olmuyor ama emme sürelerini uzattım ve daha sık emzirdim. Bu besleme ve uyku konusuna ayrıca başka bir yazıda ayrıntılı değineceğim.
Derken 2. ay rutin doktor kontrolümüze gittik. Arya'nın maşallahı var, bir sıkıntımız yok. Ama sıkıntıya gelemeyen kızım muayenede çok mıncıklanınca bastı çığlığı, susturmak ne mümkün. Doktor "emzik var mı?" dedi. Çantasındaki Avent emziği verdim ama ne mümkün Arya kabul etmiyor. Bunun üzerine doktorumuz dahiyane bir fikir verdi! "Mahalle bakkalından bakkal emziği alın, onu severek emer" dedi! Coşkun bana baktı, ben ona baktım sonra ikimiz birden doktora baktık şaka mı yapıyor diye! Yok şaka yapmadı! Sonuçta doktor dedi biz güvendik. Eve dönüşte bakkaldan emzik aldık ve güneş bizim için yeniden doğdu :))
İşte mucize süpersonik emzik FATOŞ BEBE! İlk önce biraz zorlandı almakta ama ısrar edince kabul etti ve bırakmadı.. Şimdilerde uyku silahımız FATOŞ her an yanımızda :) Uykuya dalmada, sakinleşmede, öğün araları, bölünen uykular sırasında tek yardımcımız.. Yani sevgili kızım ne paralar verip araştırıp en iyisi olsun diye aldığımız emzikleri tükürürken 2 TL ye aldığımız Fatoşun hastası oldu. Ben de bir daha bulamam korkusuyla 10 tane edindim attım zulaya, ne olur ne olmaz Fatoş'ta patlama olur da piyasada bulamazsam diye :)
Kıssadan hisse en iyisi olsun diye zorlamamak lazım zira bebeklerin ne zaman neyi kabul edeceği belli olmuyor.
Eğer bebeğiniz aldığınız emziği kabul etmiyorsa bir de bakkal emziğini deneyin derim, tecrübeyle sabittir :)

Yaşasın FATOŞ :)

Burcu



31 Ekim 2014 Cuma

Bir Mastit, Bir Ben, Bir de Bebek...

3 yorum

Az sonra okuyacaklarınız şiddet/korku, cinsellik, olumsuz örnek teşkil eder, 13 yaş ve üzeri okuyucu kitlesine uygundur! :)
İki hafta önce pazar günü çok sevgili Özge'mizin nişanından eve dönerken arabada sol göğsümde bir ağrı başladı. Eve girdikten 10 dakika sonra ateşim 39,5 dereceye çıktı, şuursuzca bir titreme aldı beni. Göğsüm sanki bir alev topu, ağrısından yerlere göklere sığamıyorum. Sabaha kadar ateş, titreme ve ağrı üçgeninde köşe kapmaca oynadım. Bir de migren ağrısı üstüne kaymaklı ekmek kadayıfı oldu. Coşkun bütün gece başımda bekledi, beni sakinleştirdi, migrenden zonklayan başıma masaj yaptı. Ateşten sayıklamaya başlayıp en son "Dayımlar mı geldi?" dediğimde Coşkun "bizim hanım müfettiş oldu" demiş. :) Sabahı sabah ettik. Sabah doktorumuzu aradık, hemen hastaneye gelmemizi söyledi. Önce doktor baktı, antibiyotik yazdı ve bizi bir süt hemşiresine yönlendirdi. Hemşire göğsüme baktı ve içinde biriken sütün boşaltılması gerektiğini söyledi ve başladı eliyle sağmaya. O göğsümü sıkıyor, ben acıdan ağıyorum, ben ağladıkça hemşire halime üzülüyor, Coşkun bir şey yapamamanın üzüntüsüyle yanımda destek olmaya çalışıyordu. Sonra pompa deneyelim dedik ama pompayı çalıştırır çalıştırmaz göğsüm kanamaya başladı, acısı giderek arttı. Bu durumda elle sağmaya devam etti hemşire. Dört saat sonunda ben bitap düştüm. Hemşire göğsümdeki sütün mutlaka boşalması için evde de sağmam gerektiğini söyleyerek bizi azat etti. Eve geldik; ben elimle sağmaya çalışıyorum, Bedia annem gerideki sütler de insin diye göğsüme masaj yapıyor. Ama bırak sıkarak sağmayı elimi dokundurduğumda kan beynime vuruyor acıdan, iki gözüm iki çeşme ağlıyorum.  Derken başladı zangır zangır titreme, 39 derece ateş. Zar zor sağdığım sütün rengi de yeşil! Arya garibim olanlardan habersiz açlıkla boğuşuyor. Daha önce sağıp buzluğa attığım sütlerle besliyor Arya'yı Bedia annem. Bende bir dirhem iyileşme yok, acı yine tavan. Ertesi sabah doktor Coşkun'u arayıp durumu soruyor. Bir iyileşme olmadığını, sütün renginin yeşil olduğunu öğrenince tekrar hastaneye çağırıyor bizi. Yine süt hemşiresi sütü boşaltmak için sağım yapıyor. (zaten göğüs göğüs değil kamuya açık devlet malı, gelen sıkıyor, giden sağıyor :) Hemşire göğsümdeki kızarıklığı görünce bizi cerrahi doktoruna gönderiyor. Coşkun hep yanı başımda, ben acıdan kıvrandıkça o elimi tutuyor, güç veriyor.
Cerrahi doktoru göğsümü muayene edip, teşhisi koyuyor: MASTİT! Bir yerden tanıdık geliyor bu kelime. Yıllar önce üniversite sıralarında elimde kalem ders notu alıyorum. Konu ineklerde Mastitis! Yeni doğum yapmış ineklerde memelerde şişme, ateş, ağrı, meme başı yaraları gibi semptomlarla seyreden memenin iltihaplanmasına verilen hastalık adı. Tedavi; meme içi antibiyotik uygulama, masaj ve sütün boşaltılması için sağım!
Yıllar geçmiş üstünden, hatırladıklarım bu kadar. Yani ben şimdi inek hastalığına mı tutuldum diye sorasım geliyor doktora. İnsanlarda bir ilksem literatüre geçmem gerekmez mi? Ben veterinerim, acaba okul zamanı ineklerden mi bulaştı bana? İflah olmazsam kesime mi gönderecekler beni? Başka bir şey gelmiyor ki aklıma. Derken doktor daha kuvvetli bir antibiyotik veriyor, kolonyalı pamuk ile masaj yapmamı ve mutlaka sütü boşaltmamı hatta en iyi tedavinin bebeğin emmesi olduğunu söylüyor. Eve geldim, yine acı yine ızdırap sağmaya çalıştım sütü. Arya'yı emzirmeye çalıştım yine ağlaya ağlaya ama Arya mümkün değil hasta göğsümü emmiyor.  Sürekli diğer göğsümü emzirdiğim için o da yara oldu bir de onun ızdırabı var. Emzirmek ölüm gibi Arya uyanıp da acıkacak diye aklım gidiyor. Akşama misafirimiz geldi; Gamze abla ve Kartal abi.. Durumumu gören Gamze abla daha önce bu hastalığı geçirmiş bir arkadaşını aradı ve farklı bir tedavi yöntemi öğrendi. Ben burada yazmamayım çünkü kimine iyi gelir kimine ters teper, bir gün ihtiyacınız olursa haberleşiriz :) Gamze ablanın  tavsiyesini uygulayıp üstüne sıcak duşa girdim. Ve nihayet elle sağdığımda süt gelmeye göğsüm rahatlamaya başladı. Ertesi gün de aynı şeyi yaptım. Arya da emmeye başladı sonunda ama emmeye başlar başlamaz göğsüm kanamaya başlıyor, ağzının kenarından kıpkırmızı süt akıyordu. Avent'in silikon göğüs ucunu kullanıyorum ama hazıra alışkın Arya hanım silikon uçtan süt biraz zor geldiği için basıyor yaygarayı. Süt daha kolay insin diye Bedia annem sürekli göğsüme masaj yapıyor. Sıcak suyla bezi ıslatıp pansuman yapıyor. Benimle birlikte aynı acıyı yaşıyor gibi ben ağladıkça üzülüyor, içi acıyor. Coşkun da aynı duygularla acımı paylaşıyor. Hem lohusalık, hem acı biraz fazla geldi. Yine Arya'yı emzirirken ağlıyorum, Arya mama yemesin diye uğraşıyorum. Ve canım kocam, "daha fazla uğraşma, çok acı çekiyorsun, emmesin mama yesin, hiçbir şey senden daha önemli değil" dediğinde yeniden ayağa kalkıyorum, tüm acılarım bir anda geçiyor, yine başlıyorum ağlamaya. Bu sefer sevinçten, zaten çeşmeler açık.. Ve şükrediyorum böyle bir kocam ve böyle bir annem olduğu için.. Anne olmak için illa doğurmak şart değil, seni kızı olarak gören, seni kızı kadar seven, acını sevincini paylaşan, ve hep yanında olduğunu hissettiren bir kayınvaliden varsa işte annendir. Allah uzun ve sağlıklı bir ömür versin de hep yanı başımızda olsun.. Bu zor günleri onlar olmasa böyle atlatamazdım. Hayatta şanslı insanlardanım, başıma ne zorluk gelirse gelsin, beni ayağa kaldıracak insanlar var yanımda. Şimdilerde iyiyim, sadece mastit geçiren göğsümde daha az süt var, eksik kalanı da mama ile tamamlıyoruz. Arya 33 günlük oldu keyfi yerinde. Yoğun bir gaz problemimiz vardı biraz zorladı bizi ama onu da mucize bir ilaçla çözdük sayılır ki bu konuyu da ayrı bir yazımda paylaşacağım. Geçirdiğimiz bir ayda tecrübe edindiğim bir çok konu var. Mastit bunlardan en acılısı, en beteri olduğu için önce onu paylaşayım dedim. Mastit olmamak için bebeğinizi emzirdikten sonra mutlaka pompa ile de sağıp göğüsteki sütün tamamını boşaltın ve göğsünüzde sütü 4 saatten fazla bırakmayın, emziremiyorsanız da mutlaka pompayla sağın. Çünkü süt göğüste bekledikçe bakteriyel enfeksiyona uygun hale geliyor. Ayrıca bebeğin ağzında oluşan halk arasında pamukçuk denen beyazlıkları mutlaka temizleyin. Çünkü bebek emerken ağzındaki bakteriler göğüs ucundan anneye geçiyor. Biz doktorumuzun tavsiyesiyle karbonat kullanıyoruz Arya'nın ağzını temizlerken. Biraz can yakıcı bir uygulama ama hem onun hem annenin sağlığı için gerekli. Bir de her emzirmeden önce göğsü yıkayıp temizlemek de önemli.
Arya uyandı, yürüyen mandıra olarak ben görevimin başına gidiyorum :)
Sevgiyle kalın ve unutmayın Mastit sadece inek hastalığı değildir :)

Edit: Bu yazımdan sonra toplamda 7. kez geçirdiğim mastit belasından kesin olarak nasıl kurtulduğum buradaki yazımda!

Burcu

10 Ekim 2014 Cuma

Arya'nın Doğum Hikayesi

4 yorum
28 Eylül 2014 Pazar Saat:06:40.. Ve Arya geldi..
25 Eylül günü doktor randevumuza gittik. 40+2 haftamızdaydık. Doktorumuz 41. hafta dolana kadar bekleyebileceğimizi, eğer o zamana kadar doğum olmazsa, 41 haftanın dolduğu 30 Eylül salı günü suni sancı ile doğumu başlatacağını söyledi. Yaptığı muayenede doğum kanalı açıklığının 2 cm olduğunu söyledi, müdahale ederek açıklığı 3 cm ye çıkardı. Bu müdahalenin doğumun başlamasına yardımcı olabileceğini söyleyerek bizi eve gönderdi. Sonraki iki gün sancıyla geçti. Geceleri sancılar arttığında kendimi sıcak duşun altına attım, bir saat suyun altında kaldım, bütün gece boyu yorulmadan Coşkun belime masaj yaparak rahatlattı beni. Ben hamileyken, doğum anında nasıl yardımcı olabilirim diye düşünen kocam, videolar izleyip hazırlanmıştı bu günler için. O olmasaydı geçmezdi bu sancılar.. 27 Eylül Cumartesi gecesi saat 1:30'da sancıların sıklığı 6 dakikada bir olunca kendimizi hastaneye attık.
Planlarımız şöyleydi: Ben ve Coşkun sancılar sıklaşınca hastaneye gideceğiz. Sancı odasına normalde kimse alınmıyor, ama doktorumuz Coşkun'un yanımda sancı odasına alınmasını ayarlamıştı. Biz hastane yolunda doktorumuzu arayıp durumu haber verecektik, doğum kanalı belli bir açıklığa geldiğinde doktor hastaneye gelecekti. Beni zamanı gelip doğumhaneye aldıklarında Coşkun aileleri arayıp çağıracak, onlar geldiğinde de ben doğumdan yeni çıkmış olacaktım ve odamıza geçecektik.. Ama planlar, planlar.. Hiç bir şey planladığımız gibi olmadı!
Biz hastaneye giderken doktoru aradık, bir türlü cevap alamadık. Acilden beni doğumhaneye yönlendirdiler. Gerekli muayeneler yapıldı ve beni sancı odasına aldılar. Doktorumuz tesadüfen (çok şükür ki!) başka bir doğum için hastanedeymiş. Benim sancılarım gittikçe dayanılmaz bir hal aldı. Kendimi normal doğum için bu kadar motive etmiş, sezaryeni aklımın ucundan bile geçirmemiş olmama rağmen dayanabilecek gibi hissetmiyordum kendimi. Epidural istedim. Beni anestezi kliniğine götürdüler. Belimden epidural için girdiler, ama iğneye kan geldiği için geri çıktılar ve kan gelmesi durumunda tekrar deneyemeyeceklerini! söylediler. Böylece epidural şansımı da kaybetmiştim. İşte orada bütün direncimi de kaybettim. Sancılar gittikçe artıyor, doğum hemşiresi doğumun ertesi gün öğlen ancak gerçekleşeceğini söylüyordu, ben ağrıdan artık kusmaya başladım. Doktoruma "ben doğuma kadar dayanamazsam beni sezaryene alır mısınız?!!" dedim. Doktorum kesin bir tavırla "Kesinlikle almam! Bu kadar sancı çekmişken, bu kadar dayanmışken yazık olur, ben seni sezeyana alamam, sezaryenin iyileşme süreci çok daha kötü."dedi. Tek çarem sıcak suydu. Hemen kendimi duşa, sıcak suyun altına attım. Sancılarım hemen hafifledi, kendime geldim. Bir saat kadar sonra doktorum muayene için geldi. Acil bir ameliyatı vardı, ameliyata gireceğini, 1 saat kadar ameliyatta olacağını, yarım saatliğine duştan çıkmamı, beni NST'ye bağlayıp, plasenta suyunu kendisinin patlatacağını söyledi. Ameliyattan sonra gelecek tekrar muayene edecekti. O zamana kadar da tekrar duşa girebilirdim. Yatağa geçtim, doktor muayene etti ve plasenta suyunu patlattı, sonra gitti ve 2 dakika sonra geri gelerek bizimle konuşması gerektiğini söyledi.
- Bebek içerde kakasını yapmıştı!
-Bebeğin NST bulguları güven vermiyordu!
-Bunca saat sonunda doğum kanalı açıklığında hiç açılma olmamış, halen 3 cm deydi!
Bu bulgular sonucunda beni acil sezaryene alması gerektiğini söyledi ve 5 dk içinde saat 06:00'da ameliyathanedeydim!  Coşkun şaşkın, ben şaşkın.. İkimiz de korku ve merak içindeyiz. Ben doktora yalvarıyorum "kötü bir şey varsa beni bayıltmadan önce söyleyin, uyandığımda öğrenmeyeyim" diye. Doktor sakin ve temkinli, her şeyin yolunda olduğunu söylüyor. Ellerimi ayaklarımı bağlıyorlar, korkudan deli gibi titriyorum ve saymaya başlıyorum: 60,59,58,57,56........


Uyandığımda tarifsiz bir acı var karnımın altında, sersem gibiyim.. Elimde bir el var, yanımda kıpırdayan minicik bir şey.. Elimi tutan el, o an dünya yıkılsa da yanımda olduğunu bilsem yıkılmayacağım el, kocamın eli.. Yanımda kıpırdayan şey en sevdiğimden olan bir varlık, canım, kanım, heyecanla beklediğim, ömrümü vereceğim.. Ağladım, kokladım, öpmeye kıyamadım.. Dünyaya gözümü açtığım andan itibaren böyle bir duygu hiç yaşamadım. Sorgusuzca hayatımı verebileceğim bir varlık kollarımdaki. Ve her şeyden önemlisi hayatta elini tuttuğumda içim titreyen, sarıldığımda yıkılmaz hissettiğim, hep "iyi ki" dediğim, en sevdiğim, en değer verdiğimden, birtaneciğimden bir can.



 Tüm acılarım bitti bir anda, sanki dün yokmuş gibi.. Hep bugünü yaşamışım gibi.. Kime benzediği, güzelliği, çirkinliği, eli, yüzü değildi beni bağlayan. Burnuma gelen kokusu, içime çektiğimde içimin titrediği kokusuydu sadece.. Artık tam anlamıyla BİZ olmuştuk, tamamlanmıştı ailemiz. Bugüne kadar birbirimiz için yaşayan biz, bundan böyle Arya için de yaşayacaktık. Onun için daha çok dikkat edecektik kendimize, birbirimize.

İkimiz de iyiydik.. Ama en çok Coşkun korkmuştu bu beklenmedik olaylar zincirinden. Ameliyathanenin önünde korku, heyecan, sorular dolu bekleyiş, geçmeyen dakikalar. Onun ne yaşadığını, neler hissettiğini hiç bilemeyeceğim, ama onun bekleyişi her aklıma geldiğinde burnumda bir yanma hissediyorum.. Ben sadece kızım için endişelenirken, Coşkun korkuyu, heyecanı iki kişilik yaşıyordu. Ama bitti, geçti ve sağlıkla aldık kızımızı kollarımıza, tüm yaşananlar unutuldu o saniye..
Doktorumuz kahramanımız oldu. Doğru zamanda, doğru müdahale ile bizi sağlıkla kurtardı. Hamileliğimin başından beri en korktuğum şey gereksiz yere sezaryen olmaktı. Ama şimdi içim o kadar rahat ki. Hem kızım kendi istediği zaman geldi, gelişimini tamamlamıştı hem de doktorumun zorunlu olmasaydı beni sezaryene almayacağını biliyorum. Çünkü gözüm kapalı sonsuz güveniyorum doktoruma ve bence hamilelik ve doğum süresince her şeyden daha önemli olan şey doktora duyulan güven, gerisi zaten teferruat..
Bu muhteşem günde bir sürpriz daha yaşadım. Daha kendime gelememiştim, gözlerim yarım açık, kapıdan girdiğini gördüm, ama emin olmadım gerçekliğinden! Kito'm kanlı canlı yanımdaydı :) Coşkun gece hastaneye geldiğimizde Özlem'i aramıştı, o da apar topar havaalanına gidip ilk uçakla Adana'ya gelmişti. Doğum çıkışına yetişmişti. Zaten Coşkun'la planlamışlar, Özlem'in kulağı sürekli telefondaymış. O kadar mutlu oldum ki, sarılıp ağladım mutluluktan.. Kardeşten ötedir, dosttur, candır Kito. Adana'da olmaktan en mutsuz olduğum yandır, keşke hep yanımda olsa dediğimdir. Başım ağrımasa da masaj yapandır, elleriyle çorba içirendir, Arya'nın en seveceğidir, benim en sevdiğimdir.. İyi ki var..
İşte böyle bir günde dünyaya gözlerini açtı Arya. 2 gece hastanede yattık, sonra evimize geldik. Bugün 12 günlük oldu kızım. O kadar çabuk geçiyor ki zaman her anımızın tadını çıkarıyoruz. Ağlamaların, uykusuzlukların, gülüşlerin.. Ve biliyorum ki zaman yine hızla geçecek daha dün gibi o bebeklik günlerin diyeceğiz..
Sevgiyle..

Burcu


24 Eylül 2014 Çarşamba

40 Yıl Hatır, 40'ı Çıkmak, Kılı 40 Yarmak!

1 yorum

Veeee bugün 40. haftayı bitirdik, 40. çinko dedik, 40'la ilgili ne kadar şey biliyorsam tamam ama hala bir sancı olsun, kasılma olsun yok :)
Oysa hani bugün büyük gündü! Hamileliğimi öğrendiğim zaman ilk randevumuzda doktor hesapladı 24 Eylül deyiverdi.  Ne kadar uzak bir tarihti oysa Eylül, daha şunun şurasında Ocak ayındaydık.. Nasıl da geçecekti onca zaman? Ne zaman karnım belli olacaktı? İlk tekmesini ne zaman, nerede hissedecektim? Canım neler isteyecekti gece yarıları? Kaç kilo alacaktım? Normal doğum yapabilecek miydim? Ayyy ne çok soru vardı kafamda. Hepsinin cevabını zamanı gelince aldım. Ama bu 24 eylül olayı tutmadı sanırım doktor!
Oysa tarih 2 Eylül'dü.. Yine sokaklarda fit fit gezerken birden karnıma bir sancı girdi. Geçer dedim, arabaya binip başka bir yere gezmeye giderken! gittiğim yerde arabadan inemedim. Ayaklarımı oynatmak ne mümkün, öyle bir ağrı, öğle bir kasılma ki.. Eyvahlar olsun geliyor bizim kız dedim. Gittik hastanenin aciline. Aldılar beni bağladılar bir makineye (NST denirmiş zat-ı haline). Benim ağrılar yarım saat sonra geçti, ama makineden kurtulmak ne mümkün. Tam 2 saat güp güp de güp güp.. Ama o güp güpler kızımın kalp atışlarıymış :)


Sonra dediler ki "doğum falan başlamamış, her şey yolunda, bunlar da yalancı rahim kasılmaları, doğuma hazırlık içinmiş yani, ama tedbir amaçlı tutalım sizi bir saat kadar daha!" "Yok, bırakın ben evime gideceğim, burada biraz daha kalırsam zaten sıkıntıdan doğuracağım!" dedim ve evime geldim. Ertesi gün doktor randevumuzda doktorum da bu yaşanan kasılmaların normalde olabileceğini, bebeğin her şeyinin normal durumda olduğunu ve artık doğuma hazır olarak beklememizi söyledi. İşte o gün bu gündür ha doğurdum ha doğuracağım diye beklemedeyiz. Ama 40 hafta bitti ses yok :)
Kimi arasam heyecanla telefonu açıp "doğdu mu?" diye soruyor. Yakınlar her gün rapor alıyor. Coşkun beni hiç yalnız bırakmıyor, tenis oynamaya giderken bile beni de yanında götürmeye çalışıyor. Benim dışımda herkes panik, ben karlı dağlardan serin, "don't panic" tabelası asacağım göbeğime :)
Yarın doktor randevumuz var, bakalım son durumlar neymiş. Yani şimdilik asayiş berkemal..
Aaaaaaaaaa bak şimdi sancı geldi, doğum mu başlıyor yoksa! yok şaka şaka, gazdır o gaz :)

Burcu

22 Eylül 2014 Pazartesi

Arya İçin Hazırlıklar

1 yorum
Biz Arya için hazırlıklarımızın bir kısmını kendimiz yaptık. Çalışmadığım için bol bol da zamanım vardı. Ama fikir annesi Özlem abla (kendisi görümcem :) olur) ve el emekçisi Bedia annem (kendisi kayınvalidem :) olur) olmasaydı ben bunların hiç birini yapamazdım. Aslında siparişle çok güzel ürünler yaptırmak mümkün artık ama ben kendim yapayım bir anısı olsun istedim.

İşte yaptıklarımızdan bir kısmı;
Kız Bebek Kapı Süsü
Kapı Süsü
İşte Arya'nın oda kapısının süsü. Fikir Özlem ablanın. Uygun malzemeleri aldıktan sonra hep birlikte hazırladık. Ama ayakkabı tasarımı ve yapımı tamamen Bedia anneme ait. Kumaş ve kartondan giyilecek kadar güzel ayakkabılar yaptı :)
Doğum Hediyesi
Doğum Hediyesi Lavanta Kesesi Magnet
Gelen misafirlerimize dağıtılacak Lavanta Kesesi Magnetlerimiz de hazır. Yine tüm malzemeleri alarak kendimiz yaptık. Bedia annem keseleri dikti, biz içini doldurduk, süslemelerini yaptık. Arkasına magnet yapıştırdık, isteyen çekmecesine koysun, isteyen buzdolabına yapıştırabilsin diye.
Kız Bebek Takı Yastığı

Yastığımızı da lavanta keselerimizin kumaşından yaptık. Tasarım ve yapım Bedia anneme, isim yazma kısmı Özlem ablaya ait. Ben işin keyif sürme kısmına dahilim :)

Fotograf Cekimi Kiyafeti

Bizim doktorumuz maalesef doğuma fotoğrafçı kabul etmiyor. Önceleri biraz takılmıştım bu konuya ama sonrasında doktoruma güvenmenin ve güvendiğim bir doktorla doğum yapmanın paha biçilemez olduğunu anlayıp kabullendim. Bu nedenle bizim fotoğraf çekimlerimiz ilk gün hastane odasında ve 10 günlükken de evde olacak. Evde olacak çekimler için de değişik kostümler düşünmeye başlamıştım, ilk aklıma gelen bu oldu. Gerekli malzemeleri (pembe külot, pembe tül, fiyonk için pembe kurdele, pembe saç lastiği vs) alarak yukarıda gördüklerinizi yaptık Bedia annemle. Hızımı alamayıp bir de kendime taç yaptım, kızımla takım olduk. Yaparken o kadar eğlendik ki, kendi halimize güldük, içinde Arya'yı hayal edip güldük.. :)
bebek kiyafeti süsleme





kece ve tul ile kiyafet susleme

 Bunlar da benim boş zaman değerlendirme çalışmalarım :) Gidip rengarenk ince keçeler aldım. Sonra Arya'nın üzerinde deseni olmayan kıyafetlerine, değişik şekillerle keçeden kesip yaptığım şekilleri diktim. Aslında keçe ile yapılmış hazır figürler de var, alıp sadece istediğiniz yere dikebiliyorsunuz. Ama ben yine her şeyini kendim yapmak istedim. İnternette biraz araştırıp kafamda şekiller tasarladım, tek tek keçelerden parçalar kesip birleştirdim ve kıyafetlerine diktim. Sonra da bunlar çıktı orya. Ben yaparken o kadar eğlendim ki, şimdilerde gördüğüm her şeye keçeden bir şeyler yapmak istiyorum :) Yaptıkça daha çok fikir geliyor insanın aklına, tabi benimki en amatör işi :)
bebek odasina kanevice tablo

Bunları da Arya'nın odası için kendim işledim ve çerçevelettim. Büyüdüğünde Arya'ya benden hatıra kalacak bir şey olsun istedim. Kanaviçe yapmayı çok seviyorum. Bunlar da o kadar küçük ve şirin ki hem yaparken çok eğlendim hem de yaptıktan sonra :) Bazı büyük tuhafiyelerde set olarak satılıyor. İpliği, iğnesi, kağıtta şablonu ve kanaviçe kumaşı. Siz saya saya işliyorsunuz.

İşte zaman da bunları yaparken geçip gitti. Bir şeylerle uğraşınca zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun.  Hem de kendi yaptıklarını gördükçe mutlu oluyor insan. Beceremem demeyin sakın, ufak tefek şeylerle başlayınca gerisi geliyor :)

Burcu






21 Eylül 2014 Pazar

40. Hafta ve Doğum Çantası

0 yorum
Dogum cantası
40. Hafta

40. Haftanın içindeyiz! Normal doğum istediğim için de Arya'nın keyfini bekliyoruz.. Herhalde içerden şu Adana sıcakları bir geçsin öyle doğarım, acelem yok diyor :)
Keyfimiz yerinde, heyecan bastı tabi. Acaba ne zaman gelecek diye elimiz yüreğimizde bekliyoruz. Tüm hazırlıklarımız tamam. Doğum çantalarımızı da hazırlayıp, arabanın bagajına yerleştirdik.

Doğum Çantamızda Neler Var?  
Benim Çantam
  • İki adet gecelik ya da pijama (emzirme kolaylığı için önden düğmeli olmalı)
  • Sabahlık
  • Yeterli adet iç çamaşırı (ben tek kullanımlık olanlardan da aldım)
  • Çorap, atlet
  • İki adet emzirme sütyeni
  • Terlik
  • Bakım malzemeleri (deodorant, tarak, diş fırçası, diş macunu, ıslak mendil, hafif makyaj malzemeleri, göğüs pedi, göğüs ucu kremi, göğüs ucu koruyucu, el havlusu, peçete)
  • Kirli çamaşır torbası
  • Bir paket ped (ben marketten bir markanın 'mesane pedi' adında bir ürününü aldım)
  • Hastane çıkışında giyeceğiniz rahat bir kıyafet
  • Kırmızı taç :)
  • Fotoğraf makinesi veya kamera
  • Telefon şarj aleti
Arya'nın Çantası
  • 2 Takım hastane çıkış seti (iç zıbın, body, eldiven, çorap, önlük, bere,  patikli alt, uzun kollu üst vs.)
  • Bir paket yeni doğan bebek bezi
  • Süt pompası (bebek emmezse ya da emme gücü sütün gelmesi için yetersiz olursa süt gelişini sağlamak için)
  • Yeni doğan biberon (sağılan sütü bebeğe vermek için)
  • Emzik ve kutusu
  • Battaniye
  • Yeni doğana uygun ıslak mendil
  • Ağız bezi
  • Pişik ve bakım kremi
  • Hastane çıkışında kullanılacak araba koltuğu ve ya portbebe
Ayrıca mutlaka doğum yapacağınız hastanenin doğum servisindeki hemşirelere ihtiyaç listesini sorun. Çünkü bazı hastaneler farklı ürünler talep edebiliyor (benden bir paket yetişkin bezi, istediler). Ya da yine bazı hastaneler bebek için gerekli olan bakım malzemelerini ve bebek bezini verebiliyor. Bunları sorup hazırlıklı olmak en iyisi.
 

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Bebek Arabasını Nasıl Seçtik?

0 yorum
Biz Arya için hazırlıklara başladığımızda ilk aldığımız ürün bebek arabasıydı. Uzun uzun araştırmalarım, kullananlardan aldığım geri dönüşler sonunda "Chicco Trio Living Travel System" e karar verdik.
bebek arabası
Chicco Trio Living Travel System


Bebek arabası seçerken nelere dikkat ettik?

*Neden Travel System?: Ana kucağı ve portbebenin, bebek arabasının temel iskeletine de uyumlu olması bizim için tercih sebebiydi. Ana kucağında ve ya portbebede uyuyan bebeği yerinden hiç kıpırdatmadan tek hareketle (Ana kucağı ve portbebe iskelete çok kolay takılıp çıkarılmalı.)
arabadan alıp, puset iskeletine takıp  devam edebiliyorsunuz. Genelde travel sistem bebek arabalarında portbebe bulunmuyor. Biz gezmeyi ve seyahat etmeyi sevdiğimiz için gittiğimiz yerde bebek yatağı aramamak ve bebeğin uyuyarak düz pozisyonda seyahati için  (Bebeklerin uzun süre ana kucağında oturarak uyumaları tavsiye edilmiyor)  portbebeli bir model tercih etmemize sebep oldu. Bazı anneler portbebenin çok kısa süre kullanılabildiğini, bu nedenle gereksiz olduğunu söylemişlerdi. Ama zaten uygun fiyatlı olan bu modelde tüm setin fiyatı aynı kalitede diğer ikili travel system bebek arabalarından daha uygun olduğu için kısa süreli de olsa yukarıdaki sebepleri de düşününce biz portbebe olsun istedik.

*Güvenliği: İskeletinin sağlamlığı, kumaşının kalitesi, bilinen ve başkaları tarafından kullanılmış, memnun kalınmış bir marka olması, bebeği bağlayan kemerin sadece belden değil omuzlardan da kavrayarak 5 noktadan korumalı olması güvenlik açısından önemlidir.

*Ağırlığı: Bebek arabasının ağırlığı kullanımı açısından çok önemli. Kapalı halde tek elle kaldırılabilmeli.

*Çift  yönlü kullanım: Bebek çok küçükken (portbebe ve ana kucağı kullanımında) size dönük olması, kontrolü açısından önemli. Biraz büyüyüp pusete geçtiğinde ise güneşli, rüzgarlı ve yağmurlu havalarda kendinize dönük kullanım önem taşıyor.

* Kullanım Kolaylığı: Tek elle açılıp kapanabilmesi, bebekle tek başınıza olduğunuzda büyük önem taşıyor. Ayrıca kapalı halde az yer kaplaması, tekerleklerin 360 derece dönebilmesi, arka tekerleklerde tek ayakla kullanılan fren sisteminin bulunması, puset arkalığının farklı pozisyonlarda ayarlanabilmesi ve tam yatması, eşya sepetinin bulunması da önemli özelliklerden.

*Aksesuarları: Tentesi, yağmurluğu, rüzgarlığı, ayak koruma tulumu, bebek bakım çantası gibi aksesuarların olması da kullanım kolaylığı sağlıyor.

Biz arabamızı annelutfen.com dan aldık. Tam da araba almaya karar verip alacağımız ürünü seçtiğimizde arabalarda çok büyük indirim yapmışlardı. Piyasa fiyatından çok daha uygun fiyata almış olduk. Sonrasında da ürün indirimlerini, hediye çeklerini takip ederek neredeyse bütün ihtiyaçlarımızı çok uygun fiyatlara yine annelutfen.com dan aldık. İhtiyaçlarınıza göre indirimlerini takip etmenizi öneririm.

Arya'nın Sihirli Kutusu

0 yorum
Uzun zaman olmuş oturup yazmayalı.. Ama bu geçen zaman o kadar yoğun geçti ki.. Hazırlıklar bitti sayılır, ufak tefek eksiklerimiz kaldı. Bu hafta itibariyle de 33. haftamızın içindeyiz, artık günleri saymaya başladık bile. Bundan sonraki yazılarımda hazırlıklarımız ve aldığım ürünlerden bahsedeceğim bol bol..
Geçen ay yurt dışında yaşayan arkadaşlarımız Burçak ve Ahmet geldi. Kısa süreli de olsa 1. yaşını yeni dolduran Cemre'yi görebildik :) Daha önce de bahsetmiştim size Ahmet ve Burçak'tan. Yaptıkları ihtiyaç listesinin bir baş yapıt olduğundan :)
Arya'nın Sihirli Kutusu

Bu kutuyu Burçak bize hediye getirmiş. "Arya'nın sihirli kutusu" yazıyor üzerinde. Çok düşünceli ve özenle hazırlanmış bir hediye olmuş. Zaten hamilelik döneminde kendileri bize ücretsiz danışmanlık hizmeti verdiler :)

İçine Cemre doğduğunda kendi kullandığı ve çok memnun kaldığı ürünleri koymuş, biz de Arya doğduğunda kullanalım diye..


İşte kutudan çıkanlar:
Bitkisel Banyo Kesesi

Bu kutuda 25 adet kese var. Bebeğin banyo küvetine bir kese atılıyor ve bebeğin vücudu bu kese ile yıkanıyor. İçerisindeki yulaf ve kepek özleri bebek tenini besliyor. Ayrıca şampuan, sabun, köpük kullanımına gerek kalmıyor. Tamamen doğal olması sebebiyle de kimyasal içermiyor.
Uyku arkadaşı


 Yumuşacık olan bu uyku arkadaşı da bebeğin uykuya kolay dalmasına yardım ediyor. Bir de bir süre anne tenine değip kokusunu da aldıysa bebek daha çabuk alışıyor. Bir ucu da dişlik görevi görüyor.
Oxyplastin pişik kremi


Burçak'ın doğum yaptığı hastane ebesinin tavsiyesi üzerine  bu pişik kremini kullanmışlar. Oluşan pişiklerin giderilmesinde mucize etkisi yarattığını deneyimlemişler.  Biraz araştırdım ama Türkiye'de henüz satışı yok.



Mustela Liniment

Mustela Liniment de Türkiye'de henüz satılmayan ürünlerden. Bez değişimi sırasında bir parça pamukla popo ve genital bölge temizliği için kullanılıyor. Teninin yumuşak olmasını sağlıyor, pişik oluşumunu engelliyor. Hem temizlik hem bakım için kullanılan bir ürün.

Medela Purelan 100

 Medela Purelan 100 Lanolinli Göğüs kremi; göğüs ve göğüs ucunda yara ve çatlak oluşumunun önlenmesinde, oluşmuş yaraların da  iyileştirilmesinde kullanılıyor.



Silverette Silver Cups


 İşte Burçak'ın en mucizevi  ürünü : Silverette Silver Cups
Her emzirme sonrasında içine bir iki damla süt damlatılarak göğüs ucuna koyuluyor ve bir sonraki emzirmeye kadar göğüste kalıyor. Göğüste çatlak, yara, tahriş gibi durumların oluşmasını engelliyor. Ayrıca eğer göğüste emzirmeyi engelleyecek kadar çok acı veren tahriş ve yara mevcutsa bir gün içerisinde iyileşmesini sağlıyor. Ürün detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Banyo Sonrası Kurulama Bezi
Son olarak da mermerşahi bez yani eskilerin tülbent dediği bezden vardı kutuda. Bu bez de banyo havlusunun içine serilerek banyo sonrası kurulamada kullanıyor. İncecik ve yumuşacık olduğundan kol, boyun ve bacak boğumlarının aralarının kurulanmasında havludan daha kullanışlı. En az iki tane edinilmeli. Kumaş satan mağazalardan temin edilebilir.

12 Haziran 2014 Perşembe

Hamilelikte Yoga Yapmak

0 yorum
Hamilelik öncesinde hem yapan arkadaşlarımdan hem de internette okuduklarımdan öğrendiğim kadarıyla hamilelik süresince yoga yapmak hem fiziksel hem ruhsal rahatlığın yanında, doğumun kolay olması açısından da çok büyük önem taşıyor. Bu nedenle hamileliğimde yoga yapmayı zaten istiyordum. Başlamak içinse 16. haftayı beklememi söylemişti doktorum. Ben 18. haftamda derslere başladım. Haftada iki gün derslere katılıyorum, haftada 2 gün ise cd eşliğinde evde yapıyorum. Şimdilerde ise bunlara ek olarak evde cd eşliğinde nefes tekniklerini uyguluyorum.

 Derslerin olmadığı günlerde haftada iki gün evde cd eşliğinde yoga hareketlerimi yapıyorum. Zaten derste uygulama tekniklerini öğrendiğim için evde yapmak zor olmuyor. Yaklaşık bir saat süren uygulama sonunda kendimi rahatlamış, fiziksel olarak dinç ve huzurlu hissediyorum. Hatta dersin sonunda uygulanan on dakikalık tam gevşeme modunda uykuya dalıp rüya gördüğüm bile oluyor :)


25. haftamda yoga hareketleri dışında bir de yine cd eşliğinde evde "Hamileler için nefes teknikleri" ni uygulamaya başladım. Bu cd'de yoga hareketleri dışında doğuma yardımcı olacak nefes teknikleri gösteriliyor. Doğru nefes almak, akciğerleri tam kapasite kullanmak, doğum sıkıntısını ve endişesini azaltmak, hamilelik döneminde ve doğum sırasında oluşan ağrıları kontrol altına almak konularında nefes teknikleri son derece önemli. Ders yaklaşık bir saat sürüyor. Evde bu uygulamaları yapmanız için gerekli olan şey sadece bir mat. Onun dışında günde bir saatinizi ayırmanız yeterli. Ben başladığım ilk günden beri farkını hissediyorum. Hatta yaşadığım duygusal gelgitleri de doğru nefes alarak kontrol etmeyi bile öğrendim. (ara sıra yaşanan küçük krizler :) sayılmaz tabi) Bu cd'leri büyük kitapçılarda bulabilirsiniz.


 Doğum sonrasında da "Anne-Bebek yogası" na başlayacağım. Yoga hocalarımdan ve yine araştırmalarımdan öğrendiğim kadarıyla hamilelik süresince ve sonrasında bebekle yapılan yoga bebeğin daha sakin ve huzurlu olmasını sağlıyor. Yaşayarak öğrenip göreceğim bakalım..

Sevgiler

Burcu


29 Mayıs 2014 Perşembe

Anne Karnında Bebeğe Müzik Dinletmek

0 yorum
Merhaba Sevgili Okurum;

Bir süredir yazamamanın acısıyla kıvranırken, bugün artık kararlı halimle oturdum bilgisayar başına.. Bu geçen sürede bir İstanbul molası verdik, annem ve babam Ankara'dan gelip gittiler, 3. evlilik yıl dönümümüzü kutladık, kızımızın ilk tekmelerini hissettik, Bulut bebeğin doğum haberini aldık derken işte yine yeniden buradayım.
20. hafta ultrason
20. Hafta Ultrason Resmi
Yandaki resim 20. haftamızdaki doktor kontrolünde çekildi. İlk defa bu kadar net ve önden bir fotoğraf yakalayabildi doktorumuz. Ağırlığı 350 gr olmuştu. 20. haftamızda tetanoz aşısının ilk dozunu vuruldum, 24. haftada 2. dozunu vurulacağım. Bağlı olduğunuz ilçe sağlık ocağı zaten aşı takibinizi yaparak sizi bilgilendiriyor, ama siz yine de doktorunuzla aşı takviminizi konuşun. Şimdi 23. Haftamızdayız. Gelecek hafta tekrar doktor kontrolümüz var. Bizde yine bir heyecan bir sabırsızlık :)
Uykusuzluk, bel ağrıları, ayak şişmeleri dışında her şey yolunda. Onlara da alıştım artık.
Plansız hamile kalmanın sıkıntılarını da yaşamıyor değilim aslında. Gerekli diş kontrollerimi hamilelik öncesi yaptırmadığım için şimdilerde diş problemleri yaşıyorum ve dişçinin de dediğine göre öldürmediği sürece maalesef dişe bir müdahalede bulunamıyorlarmış, benim ağrılar da şimdilik ölümcül değil :) Bel ağrılarımın nedeni ise normal kilomun üstündeyken hamile kalmış olmam. Neyse ki şimdiye kadar aşırı bir kilo artışım olmadı da oradan biraz dengeledim. Ama şimdi düşününce aslında hamilelik öncesi gerçekten insanın bazı konularda kendini hamileliğe hazırlaması gerekiyor.. Neyse ikinciye kısmet :)
17 Mayıs Cumartesi günü olağan şekilde koltukta oturmuş tv seyrederken karnımda birden bir hareket hissettim, sonra bir daha, bir daha.. Kızım artık fiziksel olarak da "ben burdayım" dedi ve tekmelerini ardı ardına savurmaya başladı. Babası da hemen elini koydu karnıma ve o da tekmelerden nasibini aldı. O kadar heyecanlandık ki.. O günden sonra gece gündüz demeden o tekmelerle yaşıyorum artık.. Babası da ne zaman elini karnıma koysa güm güm geliyor tekmeler. Tabi bu durumdan çok memnun Coşkun'cuğum :) Çünkü kızının varlığını hissettiğinde çok mutlu oluyor..

anne karnındaki bebeğe müzik dinletmek
Anne Karnındaki Bebeğe Şarkılar
18. haftamızda kızıma müzik dinletmeye başladım. Resimlerini gördüğünüz müzik CD'leri büyük kitapçılarda ya da internette satılıyor. Ben ikisini de aldım, içindeki parçaları telefonuma yükledim. Her gün olmasa da gün aşırı ya da haftada 2-3 kez ben tv seyrederken ve ya kitap okurken karnıma koyduğum kulaklıkla kızıma bu müzikleri dinletiyorum. Uzman doktorlara göre anne karnındaki bebek 17. haftasında sesleri rahim içindeki sıvının titreşimi olarak hissetmeye başlıyor. 19. haftasında dış sesleri algılamaya, 21. hafta itibariyle ise dış sesleri duymaya ve anlamlandırmaya başlıyor. Yapılan araştırmalara göre de bebek; anne karnında duymaya alıştığı sesleri doğduktan sonra da duyduğunda yadırgamıyor, kendini güvende hissediyor ve sakinleşiyor. Duymaktan en çok hoşlandıkları müzik türü ise kendilerini yormayan ve sakinleştiren klasik müzik. Benim aldığım müzik CD'lerinde de klasiklere yer verilmiş. Zaten cd kapağında da Dr. Kağan Kocatepe'nin tavsiyesi mevcut.

Anne karnında bebeğe müzik dinletmek
Anne Karnında Bebeğe Şarkılar 2
Ayrıca bebekler annenin dinlemekten mutlu olduğu müziklerden de hoşlanıyorlar. Çünkü anne sevdiği müziği dinlediğinde mutlu olarak seratonin hormonu salgılıyor. Bu da dolaylı olarak bebeğin de mutlu olmasını sağlıyor. Yani kısacası mutlu hamilelik=mutlu bebekler :)

Alışveriş listesi hazırlıklarım son sürat devam ediyor. Arkadaşlarımızın tecrübelerinden, internette okuduğum yorumlardan yola çıkarak, listeyi sürekli güncelliyorum. Birkaç ürünü aldım ama henüz elime ulaşmadı. Zaten aldığım tüm ürünleri, resimlerini, özelliklerini ve kullanım tecrübelerimi sizinle paylaşacağım. Ürünleri kullandıkça oluşan izlenim bence çok önemli, zaten bu blogdaki en önemli amacım da yeni anne-baba olacaklarla yaşanmış, denenmiş tecrübelerimi paylaşmak.
Haziran ayında mobilyalarını almayı düşünüyoruz. Mobilyalar için şimdilik kafamızda bir şeyler var ama görmeden kesin karar vermedik. Temmuz ayında da gerekli olan mobilya dışındaki diğer ihtiyaçlarını alacağız. Zaten giyecek türü şeyler hiç almıyorum, çünkü aileler zaten işin o kısmını severek hallediyorlar :) Son zamanlarda eksik bir şey kalırsa onları alacağız artık..


Bizimle ve sevgiyle kalın;

Burcu

2 Mayıs 2014 Cuma

Hamilelikte Gastroenterit

0 yorum
Merhaba;
Geçen hafta pazar günü çok kötü bir gün geçirdim, daha doğrusu geçirdik. Cumartesi akşam arkadaşlarımızla dışarı yemeğe çıktık. Biliyorsunuz hamileliğimin başlangıcından beri balık yiyemiyordum. Bir cesaret tekrar deneyeyim dedim. Nitekim rahatsız olmadan keyifle de yedim. Fakat gece yarısı bir huzursuzlukla uyandım, sonra da doğru düzgün bir daha uyuyamadım. Karnımda hafif bir ağrı, şişkinlik, nefes alamama gibi şikayetlerle sabahı ettim. Sabah uyandığımda biraz mide bulantım vardı. Şimdiye kadar mide bulantısı şikayetim hiç olmamıştı. "Eyvah benim de mide bulantılarım 18. hafta başlayacakmış meğer" dedim. Sonra Coşkun'la dışarı kahvaltıya gittik. Az biraz bir şey yedim ama kendimi tuvalete zor attım.
Sonrası malum, su içsem çıkardım ve dayanılmaz bir karın ağrısı başladı. Eve gelip yattım ama ne mümkün uyumak, karnımda bir bando takımı sesi kulakları tırmalıyor, ağrısı beynimi! Akşama doğru çok ağırlaşınca doktorumu aradık, kendisi acile başvurmamızı söyledi. Hastaneye yola çıkmadan önce de bir bardak nane limon içmiştim, hastanenin kapısına geldiğimizde onu da çok bekletmeden midemdeki esaretine son vererek özgürlüğüne kavuşturdum!
Gastroenterit 
Acil doktoru Gastroenterit (mide-barsak enfeksiyonu) olduğumu söyledi. Yani yediklerimden (büyük ihtimalle önceki akşam dışarıda yediğim yemekten) bir enfeksiyon kapmıştım. Hamile olduğum için de serumla ilaç veremeyeceğini, önce doktorumla konuşması gerektiğini söyledi ve doktorumu aradı. Doktorum acil doktoruna ağızdan alabileceğim ilaçları reçete ettirdi. Acil doktoru vücudumdaki su kaybını yerine koymak amacıyla ilaçsız serum (izotonik sodyum klorür) bağladı. Yarım saat serum aldıktan sonra eve geldik. Zor da olsa bir kase limonlu şehriye çorbası içtim ve uyudum. Ertesi sabah tüm sıkıntılarım geçmiş şekilde uyandım :) Doktorumun yazdığı reçete ilaçlarını da kullanmadım, çünkü o kadar ilacı kullanmak da pek içime sinmemişti. Biliyorum ki benim vücuduma aldığım her ilaç bebeğime direk ya da dolaylı olarak geçiyor. Bu nedenle olabildiğince ilaçsız atlatmaya çalışıyorum hastalıkları. Tabi ağır bir durum ve tehlike yoksa.
Eğer siz de hamilelik sürecinizde böyle bir rahatsızlıkla karşılaşırsanız;
-Her şeyden önce mutlaka doktorunuzla iletişime geçin. Kendisi sizi en doğru şekilde yönlendirecektir.
-Kesinlikle ishali ve kusmayı durdurmaya çalışmayın. Çünkü bunlar vücudun yabancı maddeleri uzaklaştırma mekanizmaları. Yani eski bildiklerimizin aksine lapa, haşlanmış patates, türk kahvesi-limon gibi ishal durdurucu besinler yemeyin.
-Olabildiğince bol sıvı tüketin, bol bol su için. Hem sindirim sistemini temizlemesi, hem de vücutta kaybedilen sıvının yerine konulması için son derece önemlidir.
-Yoğurt en güzel panzehir. Eğer kusmanız çok şiddetli değilse midenizin kabul ettiği ölçüde yoğurt yiyin ve ya ayran için. Çünkü yoğurt içeriğindeki iyi huylu bakterilerle sindirimin düzene girmesine yardımcı oluyor.
-Eğer içebiliyorsanız kaynatılmış nane-limon için. Herkes için içmek çok kolay değildir ama sonrasında bir tam kez kusma sağlayarak midenin boşalmasını ve rahatlamasını sağlar.
-Karnınıza sıcak su koymayın. Çünkü tam teşhis koyulmamış durumlarda sıcak su ters tepki verebilir. Ağrının sebebi bir enfeksiyonsa sıcak su uygulaması enfeksiyonun genişleyerek vücuda yayılmasına sebep olur. (Örneğin apandisit ağrılarında sıcak su uygulaması apandisin patlamasına neden olabilir)

Şimdi her şey yolunda, sağlığımız iyi..

Sevgiler;

Burcu

25 Nisan 2014 Cuma

Hamilelikte Beslenme 2

0 yorum
Bu yazımda da sizlere benim kadın doğum doktorumun, hamileliğimin ilk haftalarında verdiği beslenme tavsiyelerinden bahsedeceğim. Genel olarak hamilelik süresince yararlanabileceğiniz temel bilgilendirmeler yanında, hamileler için örnek bir beslenme listesini de bu yazımda bulabilirsiniz.

tahıllar enerji kaynağıdır
Tahıllar en iyi enerji kaynaklarındandır
 *Hamileliğin 20 haftasından itibaren enerji gereksinimi artar. Bu gereksinimi karşılamak için günlük ek olarak 300 kalori daha alınmalıdır. En iyi enerji kaynakları: Tahıllar (ekmek, pirinç, makarna vb), kuru baklagiller (kuru fasulye, mercimek, nohut vb) ceviz, fındık, badem, taze ve kurutulmuş meyveler, pekmez, bal ve bitkisel sıvı yağlardır.

* Proteinler vücudun yapı taşlarıdır, bebeğin gelişimi ve büyümesi için gereklidir. Alınan proteinin %60'ı hayvansal besinlerden (et, süt, yumurta, yoğurt, peynir vb) karşılanmalıdır. Her gün iki kibrit kutusu kadar peynir, en az iki su bardağı süt, yoğurt ve ya ayran tüketilmelidir. Tüketilen Omega-3 kaynağı besinler bebeğinizin göz, beyin ve sinir sistemi gelişimini olumlu etkiler. Haftada 2-3 kez balık ve günde 1-2 adet ceviz yenilmesi ihtiyacı karşılayabilir. (Eğer siz de benim gibi hamileliğiniz süresince balık yiyemiyorsanız dışarıdan omega-3 takviyesi almanız gerekebilir. Burada konuyla ilgili yazımı bulabilirsiniz)
protein
Proteinler
* Hamilelikte kansızlık (anemi) sık görülebilir. Bu durumdan korunmak için kırmızı et, yumurta, pekmez, kuru baklagil, taze sebze, meyve ya da taze sıkılmış meyve suları tüketilmelidir. Yemeklerden 1 saat önce ve sonra çay ya da kahve tüketmemelisiniz.

*Zengin vitamin kaynağı olan taze sebze ve meyveleri her öğünde düzenli olarak tüketmelisiniz. Yemeklerinizde mutlaka iyotlu tuz ve sıvı yağları kullanın.

*Her gün mutlaka 10-13 bardak su için.

ÖRNEK BESLENME LİSTESİ

SABAH
*1 su bardağı süt
*1 yumurta
*1 kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir
*1 tatlı kaşığı pekmez, bal ya da reçel
*1 portakal, havuç ya da domates
*1-2 dilim ekmek

ARA ÖĞÜN
*1 porsiyon meyve

ÖĞLE
*1 porsiyon etli sebze yemeği ve ya kuru baklagil yemeği
*1 porsiyon pilav ya da makarna
*1 kase yoğurt
*1 porsiyon salata
*1-2 dilim ekmek

ARA ÖĞÜN
*1 porsiyon meyve
*1 dilim börek ya da kek ya da 1 kibrit kutusu peynirle bir dilim ekmek ve ya galeta

AKŞAM
*1 porsiyon yayla, mercimek, tarhana ya da domates çorbası
*2-3 köfte büyüklüğünde et, balık ya da tavuk
*1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği
*1 porsiyon salata
*1-2 dilim ekmek

GECE
*1 su bardağı süt

Bu listede hamilelik süresince günlük alınması gereken besinler ve miktarları verilmiş. Siz bu listeyi örnek olarak alıp kendinize göre uyarlayabilirsiniz. Bu bir diyet listesi değil sağlıklı beslenme için gerekli olan besinler ve miktarlarının belirtildiği bir örnektir. Eğer normale göre kilonuz fazla ya da az ise mutlaka biz uzmanla görüşmelisiniz. Kendi başınıza asla bir diyet uygulamayın!

Sevgiler

Burcu

 



Hamilelikte Beslenme 1

0 yorum
Her kadın hamileliğini öğrendiği ilk andan itibaren ne yemeliyim, ne yememeliyim diye düşünür. Hamilelik süresince hem alınan kiloları kontrolde tutmak hem de sağlıklı beslenmek için yediklerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Ben hamileliğimin ilk aylarında normalden çok daha fazla sebze yemiştim. Çünkü psikolojiniz zararlı besinlerden uzak durmanızı sağlıyor. Fakat haftalar geçtikçe hamur işleri, çikolata gibi zararlı besinleri de istemeye başladım. Hamur işi yedikçe midem yanmaya ve reflü şikayetlerim artmaya başladı. Bunun yanında hamur işleri ve ağır gıdalar zor sindirildiği için uzun süre şişkinlik ve hazımsızlık yapıyor, nefes almamı bile zorlaştırıyordu. Hal böyle olunca ben de; "Hamileler nasıl beslenmeli? Hamilelikte mutlaka alınması gereken besinler neler? Hamilelikte porsiyonlar nasıl olmalı?" gibi soruların cevaplarının peşine düştüm.   

Coşkun'un küçük ablası yani görümcem (Görümce lafı da bi garip geldi :) Ben kendisine Çiğdem diyeyim) İngitere'de yaşıyor ve şimdilerde 7 haftalık hamile :) Yılın ikinci güzel haberi de bu oldu bizim için. Geçen ay tatil için buraya geldi. İki hamile bir araya gelince ne konuşulur? Tabi ki hamilelik durumları! Çiğdem abla 7 yıl önce yaşadığı hamileliğinde öğrendiği tecrübelerini benimle paylaşırken ben de "ben bu yollardan yakın zamanda geçtim dostum!" edasıyla kendi 17 haftalık tecrübelerimi onunla paylaştım. Ne de olsa 10 hafta öndeydim ve bu kıdemi bir şekilde kullanmam gerekti :)

Çiğdem abla burada bir diyetisyene gitti ve kendisine özel bir hamilelik diyet listesi edindi. Ben sizlerle listenin orijinal halini paylaşıyorum. Bunun yanında bir de benim doktorumun bana verdiği kişiye özel olmayan hamilelikte beslenme listesini de bir sonraki yazımda paylaşacağım, siz hangisi size uygunsa onu modifiye ederek kullanın :) Ama unutmayın diyet listesi KİŞİYE ÖZELDİR! yapılan analizler sonucunda vücudun ihtiyacı olanlara göre diyetisyenler tarafından özel olarak oluşturulur. Herhangi bir diyet listesi uygulamadan önce vücut analizlerinizi yaptırarak bir uzmanla görüşmeniz en doğrusu. Burada paylaştığım listeleri lütfen kendinize bir fikir olarak alın, işin uzmanına danışmadan diyet yapmayın!
hamile diyeti
Hamilelikte Beslenme


SABAH UYANINCA: 1 Adet kuru hurma, 1 bardak su, mide bulantısı varsa 4-5 adet leblebi

KAHVALTI
-2 ince dilim beyaz ekmek
-2 kibrit kutusu yarım yağlı beyaz peynir
-1 haşlanmış yumurta (en kaliteli protein kaynağı olduğundan mümkün olduğunca en az haftada 5 gün yenmeli. Bulabilirseniz köy yumurtası, bulamazsanız marketten organik yumurta almayı tercih edin)
-1 tatlı kaşığı pekmez, birkaç damla limon ile (kan yapımına faydası olduğu bilinen pekmez demir açışından da çok zengin. Ama bildiğiniz kaynaktan aldığınız pekmezi tercih edin, piyasada glikozla yapılan çok fazla çeşit var)
-Domates, Salatalık
-Şekersiz çok açık çay ya da bitki çayı (hamilelikte içilmemesi gereken bitki çayları hariç! ve toplamda günde 2 bardağı geçmemeli)

1.ARA
-bir porsiyon meyve 
-yarım kase yoğurt (evde yapılan yoğurt tercih)

ÖĞLE
-yağsız bol yeşil salata (nar ekşisi kullanılmamalı)
-120 gr tavuk, balık ve ya hindi (haşlama, fırında ya da ızgara) haftada 2 kez yağsız kırmızı et
-1 kase çorba ve ya bir ince dilim beyaz ekmek
-1 kase yoğurt 

2.ARA
-bir porsiyon meyve
-2 adet ceviz

3. ARA
-1 kepekli galeta ve 1 kibrit kutusu yarım yağlı peynir

AKŞAM
-yağsız bol salata
-bir porsiyon sebze yemeği (8 yemek kaşığı kadar)
-yarın kase yoğurt
-1 ince dilim ekmek

4.ARA
-bir porsiyon meyve
yarım kase yoğurt

*** Güne 2,5 litre (13 bardak) su mutlaka içilmeli!! 


Sevgiler;

Burcu









17 Nisan 2014 Perşembe

KIZımız GeliyorMUŞ!

0 yorum
Kız Bebek Geliyor
                                                                    Sevgili okurum;
                                                                    Canım okurum;
                                                                          Merhaba;

Bir önceki yazımdaki depresifliğimin aksine bu hafta mutluluk denizinde yüzüyorum :)
Çünkü geçen hafta öğrendik ki KIZ'ımız olacak :)
Benim içimde hep erkek olacak hissi vardı. Ama ultrasonda bakıp doktorumuz kız dediğinde çok mutlu olduk. Tabi ki anne baba için cinsiyetin önceliği, önemi yok. Çünkü ne olursa olsun sonsuz sevilecek bir varlık geliyor dünyaya.. Ama gönülden geçen bir tercih de var tabi :)
Coşkun hep "kızım" diye seviyordu karnımı, sonucu öğrendiğindeyse yüzündeki mutluluk ifadesini tarif bile edemem :) "Kız babası olacağım" diye dolandı durdu etrafta.. 


Kız Bebek Geliyor
Kız Bebek Geliyor!
Bizim doktorumuz biraz temkinli. Bebek odası ve eşyalarının alınması konusunda 7. ayı beklememizi söyledi. Oysa ben bir an önce alış verişe başlamak istiyordum. Odası ancak bir ayda geliyor, havalanması, kokusunun gitmesi de bir ay. Kıyafetlerinin yıkanıp yerleştirilmesi, eşyaların odasında düzenlenmesi de zaman alan işler. Bir de son aylarımda ağırlaşacağım ve hareket kabiliyetim kısıtlı olacak. Bu yüzden yavaş yavaş araştırmalara girişmiştim ama doktor böyle söyleyince, Coşkun da hak verince bana alış veriş yasağı geldi. Bir yandan anlıyorum temkinli olunmasını, ama neyin ne zaman olacağı da belli olmaz ki ya! 7. ay demek tamam artık hiç risk yok anlamına da gelmez. Olacak bir şey varsa ne zaman olacağı belli olmaz. Benim mantığıma göre iyi ve olumlu düşünülmeli ki hayat güzel şeyler çıkarsın karşımıza. Tabi ki hayatta üzücü olaylar da var, ama bu korkuyla da yaşanmaz ki!
Neyse bu durumda oda mobilyalarını beklemeye aldık. Onun dışındaki ihtiyaç listesinin güncellenmesine (listenin oluşturulması ve fiyat araştırması) devam ediyorum. Bebek arabamızı seçtim. Daha sonraki yazılarımda "bebek arabası nasıl seçilmeli" konusundaki düşüncelerimi paylaşacağım.
16. Haftamızı da bitirdik, üçlü tarama testimizin sonucunu da yarın alacağız.
Hepinize sevgilerimi gönderiyorum..

Kız Bebek Annesi Burcu :)

4 Nisan 2014 Cuma

15. Hafta ve Delilik Eşiğini Atlayan Ben

0 yorum
Sevgili Okurum;

Bir süredir yazamadığımın farkındayım. Bu aralar garip bir dönemden geçiyorum sanırım. Saçlarım diken diken, şişirilmiş ve bir nefeslik bile yer kalmamış balon gibiyim! Bence hamilelerin cezai ehliyeti olmamalı dostlar. Çünkü öyle bir an geliyor ki akıl falan kalmıyor. Deli benden daha akıllı dediğim anlar var. Ha ben bunu söyleyebiliyorum da idrak edebiliyor muyum? Tabi ki hayır. İdrak yeteneği de sıfır. Durup dururken ağlamalar, neden ağladığını anlamadığını anlayıp daha beter ağlamalar, insanlardan nefret etmeler, yalnız olduğunu, yalnız öleceğini düşünmeler, hiç iyi bir anne olamayacağım korkusu, ohoooo daha neler neler!
Bu dönemde benden daha fazla zorlanan biri varsa o da zavallı kocacım.. Çünkü adamın hormonları dün neredeyse bugün de orda, benim hormonlarım gibi uzaya fırlatılmış ordan yönetmeye çalışmıyor ki! Hakkını vermeliyim çok iyi idare ediyor, tabi sabrını taşırdığım da olmuyor değil.. Ama genel durum bozukluğumun farkında ve sanırım o da bana 'delidir, ne yapsa yeridir' felsefesiyle yaklaşıyor!
İçinde bulunduğum durum en iyi şekliyle yanda özetlenmiş, yani ara sıra bazen değil alwaysss!
Bu da geçer diye bekliyoruz ailecek..
Bebeğin sağlığı kadar o doğduğunda ki ebeveyn sağlığı da çok önemli yahu! Ya çocuğum doğana kadar ben terelelli olursam? Çocuk  beşiğinde ağlarken ona nanik yaparsam olur mu?
Akıl sağlığımı korumalıyım, çocuğum için yapmalıyım bunu! İnşallah doğuma kadar, şu yazıyı yazdığım anki kadar aklım başımda olur, doğumdan sonra Allah kerim :)
Bu arada geçen hafta ikili test sonucumuzu aldık, çok şükür herşey normal.. Bir sonraki randevumuz nisan sonunda. Cinsiyetini öğrenmek için sabırsızlanıyoruz..
Ben hazırlıklar için ön araştırmaya başladım. Gerekli olanlar konusunda çok yakın ve yeni bebekleri olan arkadaşlarımızın hazırladığı muhteşem bir liste mevcut elimde. Onlar yurt dışında yaşadıklarından listedekilerin temin edildiği yerleri, fiyatları ve burda bulunmayan bazı ürünleri ben güncelliyorum. Ürün ürün internet sitelerindeki fiyatları yazıp karşılaştırıyor, yorumları okuyarak en kullanışlı ve tavsiye edileni seçiyorum. Son halinde sevgili kocacığımla değerlendirip alışverişimizi yapacağız. Bu ay bebişin odasını yapmaya karar verdik. Ben çok ağırlaşmadan yerleştirebileyim hem de mobilyaların kokusu bebiş gelene kadar geçsin diye. Bir de oda olursa aldıklarımız da yerleştirebileceğiz. Sonrasında da adım adım diğer ihtiyaçlarımızı alacağız. Oda hazırlıklarında ve alışveriş adımlarında detayları sizlerle paylaşacağım..
Bir sonraki buluşmamızda seratonin patlaması eşiğinde görüşeceğimizi umut ederek sizlere hoşçakalın diyorum..

Burcu




21 Mart 2014 Cuma

13. Hafta Biterken

0 yorum
Merhaba;

Evet 13.Haftamızı bitiriyor ve hamileliğimin 1/3 ünü geride bırakarak 2. Trimestere giriyorum. Bu hafta doktor kontrolümüz vardı. Doktorumuz ultrasonda bebişin ölçülerine baktı aslında daha çok bakmak için uğraştı :)
Bizim bebiş ultrason cihazı karıma değer değmez hareket ederek bize sırtını döndü. Ne kadar uğraştıysak yüzünü döndüremedik. Aslında cinsiyetini de görebileceğimizi söylemişti doktorumuz ama ne mümkün, profilden ancak ölçülerini alabildi. Vallahi ne yalan söyleyeyim ben de bu hafta öğrenmek istememiştim cinsiyetini. Çünkü 3. ayda görülen cinsiyet çoğu zaman 4. ayda değişebiliyor. En kesini 4. ayda öğrenmek. Neyse ki bizim bebiş de benimle aynı fikirde. Yani Coşkun'un hevesi başka bahara yani Nisan'a kaldı :)
13. Hafta Gebelik
13. Hafta Ultrason Resmi
İşte bu resim de taze düştü :) Doktorumuzun yakalayabildiği en iyi pozu. Geçen haftadan bu yana boyu neredeyse iki katına çıkmış. Şimdi 6,9 cm. En hızlı gelişme dönemiymiş bu haftalar. Ölçüleri normal sınırlarda, her şey olması gerektiği gibi. Bir de kan verdim ikili tarama testi için. İkili Tarama Testi diğer bir adıyla 11-14 Testi gebeliğin erken döneminde bazı kromozomal anomalilerin (Down Sendromu gibi) erken teşhisi için yapılan bir test. İki ayrı inceleme yapılıyor. Doktor ultrasonda bebeğin fetal ense kalınlığını ölçüyor. Sonrasında da anne kanında gebelik hormonu ve bazı proteinlerin seviyesine bakılıyor. Bu test bir kesin tanı yöntemi değil, risk oranlarının ve risk taşıyan bebeklerin değerlendirilmesini sağlayan bir araç. Yani bu test sonucuna göre uygulanacak kesin tanı yöntemlerinin belirlenmesi için önemli bir değerlendirme aracı. Testin sonucu yaklaşık bir hafta sonra çıkıyor. Ben de haftaya doktorumla görüşerek testin sonuçlarını öğreneceğim. Bir sonraki randevumuz da bir ay sonra.
Bununla birlikte sizinle paylaşmak istediğim diğer bir konu ise kullandığım Omega-3 takviyesi. Ben daha önceki yazımda da anlattığım gibi yurt dışından aldığım bir kompleks gebelik vitamini kullanıyorum. Ama bunun yanında balık yiyemediğim (balık kokusuna bile tahammülüm yok) için dışarıdan takviye olarak Omega-3 almam gerektiğini söylemişti doktorum. Ben de bilinen bir ilaç firmasının Omega-3 preparatını kullanmaya başlamıştım. Fakat ne zaman içsem beni bir kaşıntı tutuyor, sabaha kadar kaşınmaktan uyuyamıyorum.
Krill Oil
GNC Krill Oil
Doktorumla bu durumu paylaştığımda bana bu durumun oluşabileceğini, bazen tabletlerin dışındaki jelatinin bile bu duruma sebep olabileceğini söyledi. Bana Krill Oil denilen başka bir ürün önerdi. Krill denilen ve Antarktika sularında yaşayan canlıdan elde edilen bu yağın balık yağına göre çok daha üstün ve doğal olduğu bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmış. Doktorumun önerisi üzerine yanda resmini gördüğünüz ürünü aldım (piyasada birçok markanın ürünü mevcut, ben bildiğim ve güvendiğim bir marka olan GNC'nin ürününü aldım) ve kullanmaya başladım. Şimdilik hiçbir rahatsızlığım yok, kaşıntılarım da olmuyor. Tabi bir süre daha geçmesi gerek, bir değişiklik olursa sizleri de bilgilendireceğim.
Ayrıca kan demir değerim de biraz düştüğü için bir de demir takviyesi almaya başladım. Hamileliğin ikinci döneminde demir seviyesi düştüğü için genel olarak demir takviyesi öneriliyor. Ama eğer kan değerlerinizde bir düşüş yoksa kullanmamak en iyisi.
Bir hafta daha böyle bitti ve bir hafta daha yaklaştık mucize güne..
Bu hafta da benimle olduğunuz için teşekkürler..
Sevgiyle, heyecanla kalın..

Burcu
 

Ekemiş Anne Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template