30 Haziran 2015 Salı

Arya'nın Uyku Maceraları


Bu yazıyı yazmak için gerçekten çok ama çok bekledim.. Ama değdi!
Arya sadece doğduğu ilk gün hastanede doğru dürüst uyumuştu! Eve geldiğimiz günden bu günlere kadar göz kapakları kapalıyken nasıl görünüyordu hiç bilmiyordum! "Yok artık abartıyorsun" dediniz duydum :) Ama yok abartmıyorum.. Eve geldik, Arya yatak odamızda co-sleeper denen yatağıma bitişik olan beşiğinde yatıyordu. Elimi uzatınca dokunabiliyordum. Her uyandığında -ki şanslıysak bir saat uyuyordu! sesimle şişşşt yapıp sırtını pışpışlıyordum. Sakinleşmezse kucağıma alıyordum. Her iki saatte bir de emziriyordum. O geceler Coşkun da ben de yüzümüzde güller açarak kalkıyorduk. Ben emziriyorum, Coşkun bezini değiştiriyordu. Aman tanrım ne kadar mutluyduk! Arya'ya bakıp bakıp şaşırıyor, gülümsüyor, minnet duyuyorduk.. Ne uykusuzluk ne yorgunluk vuruyordu, halimizden de çok memnunduk.. "Bu günler o kadar çabuk geçecek ki anlamayacağız, tadını çıkaralım" diyorduk..
Ama Arya 15 günlükken mastit belası geldi buldu beni. Önceki yazımda anlatmıştım buradan okuyabilirsiniz. Uzun uzun anlatmayacağım tekrar. O günden sonra ne biz eskisi gibi olabildik ne de Arya.. Emzirme olayı tam bir kabus.. Gece yok, gündüz yok, uyku yok.. Arya hasta göğsümü emmiyor dolayısıyla doymuyor, mamayı sevmiyor, ben huzursuz oldukça o daha çok oluyor.. Ben ağlıyorum, o benden çok ağlıyor.. Böylece kara günler başlamış oldu..
O günden sonra Arya hiç doğru düzgün uyumadı. Gündüzleri odasındaki yatağında, geceleri yanımdaki yatakta yattı. Derken 2,5 ayı doldurduğumuz gün Arya çığlıklar atarak ağlamaya başladı. 3 gün 3 gece.. Gaz diyoruz, aç diyoruz, bi yeri ağrıyor diyoruz, huysuzluğundan diyoruz.. 3. gün kaptığımız gibi doktora koştuk.. Meğer idrar yolu enfeksiyonu geçiriyormuş hiç bir belirti göstermeden! Tahliller, böbrek filmleri, ilaçlar vs.. Verdiğimiz antibiyotik de yan etki yapınca daha da beter oldu. Bu enfeksiyon olayını da detaylarıyla ayrıca yazacağım. Uyku artık son düşündüğümüz şey, iyileşsin de varsın uyumasın! Günler geçti, uzun bir süre sonra çok şükür hastalığı atlattık ama düzen, uyku olayları enkaz! Olsun dedik, iyileşti ya, nasılsa yeniden alıştırırız.. Ama ne mümkün! Gece şanslıysak bir saat uyuyor, sonra uyanıyor, tıpış, pışpış derken uyuyor, 1 saat sonra tekrar. Emzik emiyor, emzik ağzından düşer düşmez ağlamaya başlıyor. Gidip veriyorum ağzına emziği düşünce tekrar tekrar tekrar... Gündüz uykularıysa tam bir saatli bomba. 30 dakikayı hiç ama hiç geçmiyor. Kurulmuş saat gibi 30 dakika sonunda uyanıyor. Eve geldiğimiz ilk günden bu yana hep bir rutinimiz vardı. Hiç bozmadık. Her akşam saat 19:00 da odasına gidiyoruz, sakin sakin takılıyoruz, kısa bir banyo yaptırıyoruz, ninni söylüyoruz, emziriyorum ve 19:30 da ( düzen ne kadar bozulursa bozulsun bu saati hiç geçmedi yatışlar) yatırıyorum. Tabi yatırıyorum dediğim uyuyor değil maalesef! Biz öyle rutin falan takılıyoruz ama Arya'nın umurunda değil! Ve 4. ayını doldurduğunda uyutma çalışmalarına başladık! Bu uyku olayını çok araştırıp okumuştum, ama iyi düşüneyim iyi olsun diyerek benim ihtiyacım olmayacak diye düşünüyordum! Nereden bileyim piyasadaki tüm uyku kitaplarını okuyup, tüm yöntemleri bir bir deneyeceğimi!

*Tracy Hogg: Yatır/KaldırMetodu
Hamileliğim boyunca o ansiklopediden bozma kitabı okuyup, hatim etmiştim. Keşke hiç okumasaydım! Bu da başka bir yazının konusu. (yazacak da ne çok şey var :)) Şimdilik sadece uyutma yönteminden bahsedeceğim. Kitabın uyku eğitimi kısmını tekrar tekrar okuduktan sonra yanlış yapmamayım, boşuna çocuğu allak bullak etmemeyim diye bir de cd'sini izledim! Sonra başladım yatırmaya, kaldırmaya, yatırmaya, kaldırmaya... Ama ne mümkün! Kucağıma aldıkça ağlıyor, yatırdıkça kendini parçalıyor! Öyle Tracy ablanın söylediği gibi her gün azalarak da gitmiyor, yatırmalar kaldırmalar çığ gibi büyüyor! Eğilip doğrulmaktan fıtık olmadan başka bir çare bulmak lazım dedik ve bu yatırma kaldırma oyunundan vazgeçtik.

*Richard Ferber : Ferber Metodu
Evet yaptık! Coşkun'la düşündük taşındık. Bu çocuğun uyuması hem kendi sağlığı, huzuru hem de bizim ruh ve beden sağlığımız açısından çok önemli dedik. Aldım yine kitabı okudum, hatim ettim, satır satır ezberledim. Ne zaman ne yapacağız, nasıl hareket edeceğiz.. İlk gün kabus gibiydi! Arya tam 60 dakika boyunca çılgınlar gibi ağladı.. Biz salonda Coşkun'la el ele tutuşup dua ettik uyusun diye. Ben 3,5,7,10,10,10,10 dakikalarda gittim kucağıma almadan, içerde çok kalmadan, sakinleştirmeye çalıştım, bana mısın demedi.. 60 dakikanın sonunda uyudu ama bizim de devreler yandı. 3 saat kesintisiz uyuduğunu ilk defa gördük! Gece 3 de uyandığında bu sefer  tekrar dalması 45 dakika sürdü. Ağlamalar nispeten azaldı ama bitmedi. Gece uykuları kesintisiz 8-9 saate kadar çıktı. Ama uykuya dalana kadar en az 30 dk ağlıyordu.Kitapta yazılana göre 7 günün sonunda ağlamalar bitmiyorsa ara verilmeliydi. E biz de ara verdik. Sen misin o arayı veren? Eskiye aynen dönüş! Bir ay sonunda gücümüzü toplayıp tekrar denemeye karar verdik. Çünkü gece uykularını uzatabiliyorduk. Yine aynı senaryo.. Ağlamalar, ağlamalar.. Yine bir haftanın sonunda vazgeçtik artık Ferber'e lanetler yağdırarak! Şimdi bile adını duyunca tansiyonum çıkıyor!

*Christopher Green : Kontrollü Ağlatma Metodu
Özlem ablanın (Coşkun'un büyük ablası) ikizlerinin 2 yaşındayken uyku problemleri varmış. Bedia annem de Londra'da Çiğdem ablanın (Coşkun'un küçük ablası) yanındaymış. Özlem ablanın uykusuzluktan çöküşünü görünce sıvamış kolları araştırmaya girişmiş. Londra'da bir kitapçıdan bu adamın kitabını almış, okumuş, telefonda anlatmış nasıl yapacağını Özlem ablaya. O da uygulamış. 3 günün sonunda ikizler mışıl mışıl uyumaya başlamış! Çiğdem ablanın kızında da uyku problemi olunca o da kendi kızına uygulamış, o da başarıyla sonuçlanmış. Bizim metotlar fıslayınca bunu deneyelim dedik. 3 çocukta başarılı olduysa artık bizimkinde de olur elbet. 8 yıl önce alınan kitap tabi ortalarda yok. Hemen Çiğdem abla Londra'da gidip aldı kitabı tekrar, bize sayfalarının fotoğraflarını gönderdi. Bedia annem, Coşkun ve ben 3 elden okuyup ezberledik. Ve gazamız mübarek olsun diyerek başladık. Aslında Ferber'le çok benzer ama o kadar katı değil. Mesela dışarıda olunan dakikalar giderek uzamıyor. (Ferber'de ilk gün 3,5,7,10, ikinci gün 5,7,10,12, üçüncü gün 7,10,12,15, dördüncü gün 10,12,15,20 dk diye gidiyor. Günler geçtikçe 30 dakikaya çıkıyor dışarıda kalınan süre). Bunda her uykuda süre aynı 3,5,7,10.. Yani maksimum 10 dakika bekliyorsun. Kucağına alıp sakinleştirebiliyorsun. Tek şart kucağında ve sen odadayken uyumaması. Ama bizde bu metot da sınıfta kaldı.
Arya ağlamaktan o kadar ajite oldu ki artık uykusuzluğa bağışıklık kazandı. Bir hafta da bunu denedikten sonra eğitim işinden vazgeçtik. Çünkü artık gündüzleri de mutsuz bir bebek oldu. Ben gözünün önünden bir saniye kaybolduğumda çığlıklar atmaya başladı. Hep mutsuz, hep ağlıyordu. Ayrılık sendromu yaşıyormuş! Öyle kötü hissettim ki kendimi, yeter dedim. Ona veriyorum ipleri artık. Ne zaman isterse o zaman uyusun, ne zaman isterse o zaman kalksın, nasıl ve nerede uyumak isterse orada uyusun. Bundan sonra o nasıl isterse öyle olsun. O güne kadar sallamam, memede uyutmam diyen ben tamamen koyverdim. Kucağımda salladım, memede uyuttum, ayağıma bile koyup salladığım oldu. Ama Arya mutlu oldu mu? Kocaman bir HAYIR! Hep daha kötüye gitti. Uykular her gün biraz daha kısaldı. Sonunda gece 3 te sabah olmuş gibi uyanıyor, ağlıyor, tekrar uyumuyor, sabah 7 ye kadar bizi ayağa dikiyordu. O günler nasıl geçti bilmiyorum. Arya mutsuz, ben mutsuz, Coşkun mutsuz.. Arya uyumuyor, ben çıldırmanın eşiğine gelip söyleniyorum, Coşkun çaresiz, ne yapacağını bilmiyor..
Burada bir parantez açıp bir teşekkür etmem gerek. Tüm bu hastalıklı, uykusuz, mutsuz ve çekilmez olduğum günlerde en büyük destekçim hep Coşkun oldu! Hep yanımda oldu, elimi tuttu, ben ne karar verdiysem, ne yapmak istediysem destekledi. Hiç ama hiç yargılamadı, üzmedi, kızmadı, kırmadı.. Bir gece iyice çıldırdığımda hiç üstüme gelmedi, sabah uyanıp, "dün gece içime canavar kaçtı benim" dediğimde güldü, "yok canım nereden çıkarıyorsun bunları" dedi :))))) içinden kim bilir neler geçti ama bana söylemedi. :)) O olmasaydı ben bu annelik işinin altından kalkamazdım. Hep eli omuzumda oldu, yıkılacağım an tutup kaldırdı. Benim en büyük şansım kocam.. Arya tüm hareketliliğini, yaramazlığını ondan almış ama olsun, ben onları böyle çok seviyorum :)

Şimdi bu kadar hüzün ve acıdan sonra mutlu sonu hak ettik sanırım..

Bu uyku işinin böyle gitmeyeceğini, bi şeyler yapmam gerektiğini biliyordum ama ne yapacağımı bilmiyordum. "Uyku" ve "Eğitim" kelimelerini yan yana görünce kalbim sıkışıyor, nefes alamıyordum. Kesinlikle bu işi bilen bir uzmandan destek almalıydık ama kimden? Çünkü bir kez daha başarısız olma lüksümüz yoktu. Arya zaten yüksek doz ağlamaktan helak olmuş durumdayken bir başarısızlık daha vicdan sınırlarımı yok eder, beni de Bakırköy'de karantinalık yapardı! Araştırdım soruşturdum ve profesyonel olarak bu işi yapan birini buldum. Mail gönderdim, cevap geldi ama 20 gün sonrasına randevu verebiliyordu. Ama ne telefonla konuştuk, ne ben derdimi anlatabildim, ne de süreçle ilgili bilgilendirme oldu. Kuzu kuzu 20 günü beklemeye koyulduk başımıza neler geleceğini bilmeden. Bir çok insan, hatta hatta en kötü zamanlarımda destek almak için gittiğim psikolog bile "uykunun eğitimi mi olur, salla işte uyusun, bebek bu uyumayacak tabi" dedi!!! Neyse ki dinlememişim, o psikoloğa da gidip kendisine ücretsiz bir seans terapi ben vereceğim! Biz randevu tarihimizi bekleyeduralım bir gün bir arkadaşımla konuşurken Mykundak Pınar Hanımı tavsiye etti. İnternet sitesine baktım, bir mail attım, 1 dakika sonra cevap geldi Müge Hanımdan, sormak istediğim bir şey varsa telefonla da ulaşabileceğimi yazmıştı! Hemen aradım. Yaklaşık yarım saat boyunca Müge hanım o  harika ses tonuyla bana neler yaptıklarını, sürecin nasıl ilerlediğini, nasıl bir yöntem uyguladıklarını, benim onlarca soruma rağmen bıkmadan sıkılmadan uzun uzun anlattı. Sonradan öğrendiğime göre Müge Hanım benimle konuşurken hamileliğinin son zamanlarındaymış. O hormonların çekim alanına girmeden nasıl sabırla her soruma detaylıca cevap verdi bilmiyorum ama sabrına, anlayışına bir kez daha teşekkür ediyorum. Benim Pınar Hanımla tanışmama vesile olduğu için de minnettarım :))
Müge Hanım ne zaman istersek başlayabileceğimizi söyledi. Karar verdiğimizde bizi Pınar hanımla görüştürecek sonrasında eğitime başlayacaktık. Hiç düşünmeden diğer eğitim randevumuzu iptal ettim. Pınar Hanım hemen aradı ve telefonda uzun uzun beni dinledi. Dertler derya olmuş şarkısı eşliğinde anlattım da anlattım :) İki gün boyunca Arya'nın uyku günlüğü tutup kendisine gönderdim. Detaylı bir plan hazırladı ve biz bir "UYKU EĞİTİMİ" ne daha başladık! İki hafta boyunca her gün telefonla konuştuk. Bana ne zaman ne yapmam gerektiğini hiç bıkmadan anlattı. Umutsuzluğa düştüğüm anlarda sesindeki güven ve destek beni yeniden ayağa kaldırdı. Bana uykusunu alan, gün içinde de huzurlu olan bir çocuk armağan etti. Anneliğin en güzel yanlarını yeniden keşfetmeme yardımcı oldu. Çıldırmalar, içime kaçan canavarlar gitti :) Hayatımı düzene sokmak için beklediğim Arya'nın uyku düzenine kavuşmamı sağladı.

Bir kez daha çok çok çok teşekkürler Pınar Hanım.. İyi ki sizi tanıdım, iyi ki Arya'nın"Uyku Annesi" oldunuz.. Bebeğimin huzurunu, benim huzurumu, ailemin huzurunu geri verdiniz. Bizim gibi nice annelerin, bebeklerin omuzunda olsun eliniz, hiç eksik olmasın..
Sonuç olarak Arya artık uyuyabilen bir bebek. Hala uykuyu seviyor mu? Hayır! ama huzurla, gece boyu kesintisiz uyuyabiliyor.. Benim de istediğim tek şey buydu.
Eğer sizin de bebeğiniz, çocuğunuz uyku problemi yaşıyorsa ve kendiniz halledemiyorsanız, lütfen benim gibi boşa kürek çekmeden, en güzel zamanları heba etmeden Pınar Hanımla görüşün.. Sitesine burdan ulaşabilirsiniz.
Bu arada ben Arya 4 aylık olduğunda gece emzirmelerini bıraktım. 3 ayından itibaren de saat 23:00 da biberonla sağdığım sütümü uyku öğünü olarak uyandırmadan uykusunda verdim. Belki de onca kitap okuyup öğrendiğim bir sürü gereksiz bilgi yanında yaptığım en doğru şey buydu! Halen uyku öğünü beslemesine devam ediyorum ve sabaha kadar kesintisiz uyurken aç olmadığını biliyorum.
Sevgili anne;
Sana verebileceğim naçizane tek tavsiye An'ın tadını çıkar! Çünkü o günler ışık hızıyla geçiyor, geriye anıları kalıyor. Ve huzurla uyuyan, uykusunu alarak uyanan bir çocuk için destek almaktan çekinme. Çevrendeki ağızlardan ne duyarsan duy sen annesin ve bebeğin için en doğrusunu yine ve hep sen bilirsin. İçinden gelen anne sesine kulak ver yeter!
Sevgiyle, uykuyla, huzurla kalın..

Burcu


0 yorum:

Yorum Gönder

 

Ekemiş Anne Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template